Kâinatın Bing Bang/ Büyük Patlama denilen hadise ile 13.7 milyar sene önce, yoktan yaratıldığını son 40-50 senedir Bilim Dünyasının mutlak ekseriyeti kabul etmektedir. Yani Evren, ezeli değildir, başlangıcı vardır, öyleyse onu başlatan, yoktan var eden Yaradan vardır...

Lakin, şimdi, Biz bugünü yani gözümüzle gördüğümüz, gözlemlediğimiz Evreni ve Dünya'yı konuşalım..

Fizik (ya da Astronomi, Kimya, Matematik vs) Kanunları/Yasaları denilen ifadeler, formüller, denklemler, aslında mevcut yaratılmış düzenin matematiksel ifadeleridir. Kağıt üzerinde (ya da ekran üzerinde) itibari/sanal varlıkları vardır. Harici/fiziki varlıkları/ vücudları yoktur.

Aynen Anayasa Kitabı ve içindeki Kanunların ilmi, itibari yazılar, cümleler olması gibi... Kitaptaki kanunlar Devleti ve Organlarını ve Milleti yönetmez, idare etmez, icraat yapamaz, fâil değildirler.

Devleti yönetenler, hârici vücud/ fiziki varlık sahibi ve kudret/ iktidar sahibi şahıslardır: Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Milletvekilleri, Valiler, Hâkimler, Savcılar, Generaller vs.

Ceza kanunları vardır ama cezayı vermek ve icraata, fiiliyata sokmak için harici/fiziki varlığı olan Polis, Savcı, Hâkim, Hapishane, Gardiyan gerekiyor.

Fiziki varlıklar ile zihni (sanal, itibari) varlıkları karıştırmak sebebiyle, maalesef 19. ve 20. asrın Tabiatperest Filozofları,  "Tabiat/Doğa Kanunları" dünya üstündeki her şeyi yapıyor, yaratıyor mantıksızlığına ve inkâr ve ateizm bataklığına ve Tabiat şirkine düşmüşlerdir.

Hâlbuki aşikârdır ki, Doğada gördüğümüz hadiselerin kâğıda dökülmüş ifadeleri olan o fizik, kimya, biyoloji, astrofizik kanunları ancak mükemmel ve kusursuz bir nizamın, intizamın, düzen ve ahengin ifadeleridir, formül ve denklemleridir. Kağıt üstündeki varlıkları fiziki, harici, hakiki varlık olmayıp, sadece ilmi ve zihni ifadelerdir..

Tabiatın kendisi, tüm hayvanları ile bitki ve çiçekleri ile taşları ve kristalleri ile atomları ve molekülleri ile ancak harika Sanat Eserleridir, Sanatkâr olan Sonsuz ilim ve kudret sahibi Ustalarını, yani Yüce Yaradanı "akıl gözümüze"  gösterirler.

Mükemmel bir sanat, Mükemmel bir Sanatkârı icap eder, gerektirir.

Evrende, gezegenler, uydular, yıldızlar ve galaksiler arasında var olan Cazibe/Kütle Çekim Kanunu da böyledir.  Evrendeki en büyük güç ve enerji olması gereken ÇEKİM /CAZİBE dalgaları, henüz makinelerimiz, cihazlarımız ve high-tech âletlerimiz ile dahi keşfedilememiştir.  Ancak kütle çekim kanunu elbette doğru ve matematik formülü belli.. Fakat bu Cazibe ve Çekim fiili de Fâili olan Sonsuz Kudret sahibi Kayyumu (her şeyi varlık âleminde tutan ve çeviren ve titreştiren Sonsuz Kudret ve İlim Sahibi, Bir Tek (Vâhid, Ehad) Zâtı gösterir.

Özetle, Tabiat ancak ve ancak bir sanat eseridir, fiildir. Sanatkâr ve Fâil değildir.

Evrendeki Yasalar da, ancak ve ancak kusursuz düzen ve ahengin ifadeleri olan yazılı formüllerdir, Fail ve icraat Sahibi olamazlar...

Son Asrın en büyük islam Âlimi ve Kuran Tefsircisi, Bediüzzaman Said Nursi Hz.'nin Tabiat Risalesinde (Lemalar, 23.Lema) bu mevzu çok daha detaylıca ve mükemmel örnekler ile izah edilmiştir.