İlahiyatlarda “Cin çıkartma” ve “Şeytan kovma” derslerine ihtiyaç var.
Tıp Fakülteleri’nde Hatta Psikoloji Klinik Psikoloji derslerinin yanında onlarda da (Hadi bilimsel adı ile yazalım) L’Exorcisme ve Demonizm dersleri verilmeli. İmam Hatip mezunlarına, din görevlilerine ya da serbest çalışan Cincilere de “Cin çıkartma ve Şeytan kovma” sertifikaları verilebilir.
Bu size saçma gelebilir. Ama Yahudilere ve Hristiyanlara, özellikle de Katoliklere tanınan bir haktan Müslümanların yararlanamaması, Laik devletin eşitlik ilkesine aykırıdır. İşin, dini, fıkhi boyutu ayrı. Laik olduğunu iddia eden devlet, aslında bir kilise kurumu olan, varlık ve meşruiyetini İncil’den alan bir kurumdur. Yani Laiklik “dindışı” değil, dini bir kuraldır. Ruhban olmadan da dindar olunabileceği, dinin yaşanabileceğine ilişkin bir düzenlemedir.
İncil’de kilise ve devlet, Tanrının kırallığı ile, yeryüzünde onu temsil eden kırallığının ilişkisi, bedenle ruh gibi ayrılmaz bir ilişkiyi ifade eder. İnanın bu konu “Din eğitimi”(!?) açısından dini okullarda okutulan İnkılab tarihinden bin kat daha değerli, anlamlı ve önemlidir.
İncil’deki ilgili bölüm şöyle: “Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya, Sezar’ın hakkını Sezar’a verin” sözü, İncil’de Matta 22:21'de geçmektedir. Bu olay, Ferisiler’in İsa’ya vergi konusunda tuzak kurmak istemesiyle başlar. İsa'ya, Sezar'a vergi vermek caiz midir diye sorarlar. İsa da bir dinar ister, üzerindeki suretin Sezar’a ait olduğunu gösterir ve şu yanıtı verir: “Sezar’ınsa Sezar’a, Tanrı’nınsa Tanrı’ya verin.”. Bu konu benzer bir şekilde Markos 12:17 ve Luka 20:25’de de anlatılır.
İslami tedrisatta Harut ve Marut’a yer verecekseniz, Süleyman Mabedinin inşası ya da Belkıs’ın tahtının getirilmesini anlatacaksanız, mutlaka cinlerden söz etmeniz gerekir. Kur’an-ı Kerimde “Cin suresi” vardı. Kıyamet alametlerinden Yecüc-Mecüc, ya da Hannas’ın vesvesesi konusu da bu konularla ilgilidir. Bu konunun işlenişine laikler değil, Müfessirler, Muhaddisler, Fakihler, Peygamberler Tarihi alanında uzmanlar birlikte karar verir.
Laikçi Kemalist kafa, bu konularda ne dini, ve ne de dünya gerçekleri açısından hiçbir bilgiye sahip değil ama dindarlara kural koymaya kalkarlar, diğerleri de onların açtığı yoldan ve gösterdikleri hedefe doğru ilerlerler. Bunu darbeci subaylar, derin devlet, polis gücü ve CHP’nin rehberliğinde yaparlar.
İslam’da Kehanet yasak ve haram. Batıda Kehanet Keramet gibi anlaşılır. Ama batıda, sihir, büyü, kehanet her şey meşru ve bununla ilgili Kilise yasaları var. Ve hiçbir siyasi de bu alana girmez. Hatta bu işin eğitimi verilir. Bizdeki kiliselerde de bu işler yapılır, ama bizim Laikçi Kemalistler ve onların önünde arkasında yanında giden siyaset, bürokrasi, akademi, medianın dişleri onlara geçmez. Onların büyükleri bunların gözünü kör ettiği için gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez, bizimkiler de onların izinden gider. Sahi, kıyamet alameti olan, Zülkarneyn aleyhisselam tarafından yeraltına hapsedilen Yecüc-Mecüc (Gog-Magog) topluluğu yeryüzünden çıkınca biz nasıl davranacağız. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Ne yapacağız.
Hz. Süleyman mabedi Cinlere ve bukağılı Şeytanlara yaptırdı. Belkıs’ın tahtını yanındaki İfrit, “göz kapayıp açıncaya kadar getirmekten” söz etti, burada vesilen mesaj neydi? Babil’de Harut Marut sihir ve büyüyü bozuyor, musallattan korunmayı öğretiyordu. Bugün her yerde cinci, büyücü, sihirbaz. ABD doları mesela tarihin en büyük sihir ve büyülerinden biri. Karşılıksız bir kağıtla insanlık dolandırılıyor. O kağıdın üzerinde büyü sembolleri, sigillar ve mesajlar var. Bütün bankaları, döviz büroları, Riba kurumları, Kapitalizmin tüm kurumları bu sihir ve büyü ile insanlığı esir almış durumda, bunu anlamak, anlatmak, bu sihir ve büyüden kurtulmak için ne yapmamız gerek bilen var mı?
Bu NLP’ciler, Transandal Meditasyoncular, MK Ultra Beyin kontrolü yapanlar, İpnoz, Manyetimzma, Subliminal Mesajlar, Lucid Dreamlar, Astral yolculuk, pagan ayinleri, Frekans yöntemi ile yapılan bazı uygulamalar, Şaman Ayinleri, Satanist ayinler, bir takım ritüeller, seremoniler bu ve buna benzer daha bir çok şey aslında cin ve Şeytan işi. Şeytan ve Cin işi bir çok teknolojik uygulama da var bu arada. Halogramik görüntüler, artırılmış sanal gerçeklik uygulamaları, Nesnelerarası iletişimin olmazsa olmaz NeuraLink ya da bunun yerini alacak akıllı telefonlar, kolyeler, akıllı telefonlardaki, ya da evlerdeki, otomobillerdeki Wiriless, Wifi, 5G santralleri hepsi bir sihir ve büyünün aracına dönüştürülebilir. Geni ile oynanmış gıdalar, Mesaj yüklü, mRNA örneğinde olduğu gibi Grafenli nesneler, hayvanlar herşey bir kehanet, bir sihir ve bir büyüde kullanılabilir. İns ve Cin, Şeytanla bütünleşerek insanoğluna karşı birlikte bütün esbabı cefalarını toplayıp saldırabilirler ve saldırıyorlar da. Bu “L’Exorcisme” (Cin çıkartma) ve “Demonizm”(Şeytan bilimi) konusunu arama motorları ya da yapay zeka tarafından sorgulayın, mesela bu konuyu Vakikan ilahiyatı ve yasaları üzerinden de sorgulayabilirsiniz. Kur’an-ı Kerim, İncil ve Tevrat’tan da sorgulayabilirsiniz, dini kitaplarla ilgili. Bizde Ebced, Remil, Cifir, Keşf, Rukye üzerinden de sorgulayabilirsiniz. “Havas ilmi denilen ayrı bir külliye de var. Cinlerin esrarı üzerine yazılanlar, uygulamaya yönelik Kenzül Havas diye yazılan kitaplar da piyasada satılıyor. Sigiller hakkında bilgi almak isterseniz “Sigil Dictionary”e (Dictionary of Occult, Hermetic and Alchemical Sigils) bakabilirsiniz. Lucifer’in, Lilith’in çocukları her yerdeler.
Bakın ortalık Babil sürgünündeki günlere döndü. Satanist Pedefolik Siyonistler, Epstein çetesinin peşinden gidenler, Karnaval cemaatı Chabatçılar, Kahinler, Kerameti kendinden menkul birileri her köşede mekan tutmuşlar. Dehşetli bir hulul ve buna bağlı irtidat ve intihar olayları yaşanıyor. Allah'ın ipini bırakıp, şehvet, heva ve hevesleri, servet ve iktidara ilişkin ihtirasları Allah'ın yardımını engelleyen engellere dönüşüyor ve bu çevreler kolayca Şeytanların ve cinlerin, İnsin Şeytanlarının tuzağına düşüyorlar. Ne yazık ki ne cami ne cemaat bunlara karşı bir uyarı, koruma ve tedavi imkanı sunmuyor. Bir çok psikolog ve Psikiyatr, çözüm yerine ötekilerin oyuncağı olmuş durumda. Cinsel sapkınlık endişesi ile çocuğunu götürdüğünüz, size tedavi uygulamaya kalkabilirler. Belediyelerde, sağlık ve aile bakanlıklarındaki uzmanların çoğu bu konuda dini bilgi ve imkanlardan habersizler. Şeytanın asistanlığını yapıyorlar adeta. Gençlik ve sporda da olan farklı mı sanki, ya da eğitim kurumlarında olanlar. Genel olarak durum şu ki, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz. Cemaat ya da o “cinci Hoca” kılıklı birilerinin eline düşenlerse “Badeleniyor” Allah korusun. Kaçacak yer de yok, köprüler yıkılmış, cehennem yangını bacayı sarmış, ama yangın merdiveni yasa zoru ile, polis gücü ile sökülmüş. Cehenneme giden yollar ise asfaltlanıyor. Alın size Portakal çiçeği karnavalı! Neyse yağmur yağdı da iptal oldu. İnşallah tekrar yapmaya kalkışmazlar. Manzara şu: “Taşları toprağa bağlamışlar, köpekleri sokaklara salmışlar”. Veresetü'ş Şeytan siyasiler üzerinden “ıslah edici” maskesi ile yasaya yaparak aslında “bozgunculuk” yapıyorlar, dün İstanbul sözleşmesi ile, Lazarote ile yaptığından daha beterini bugün de İKLİM YASASI ile yaptıkları gibi. Bakın bugün, bu işle uğraşanları ve onların müşterilerini toplasanız, Saraçhane meydanı almaz. Bu konu herkesin bildiği bir sır olarak gizli kalacaktır, bu akılsızlıkla! Hani yasaya göre “Falcılık” da yasaktı. Fal bakmayan mı var. Bir sürü internet sitesi var. Astroloji zaten serbest, burçlara bakıp haber vermek de serbest.. Nostradamus, Vagna babanin yerli ve milli türleri zaten say say bitmez. Bir arama motoruna yazın bakın: “online fal baktır ücretsiz, %100 çıkan fal baktır”, “online fal baktır” isterseniz yapay zekaya sorun o da hem fal bakıyor, hem de gelecekten haber veriyor!.
Yazının girişinde sert bir giriş yaptım ki, “ne oluyor” diye merak edesiniz. Sanırım derdimi anlatabildim. Bu konuda bir Müslüman için çerçeve Allah, resul ve kitapla sınırlıdır. Cinlerin insanlar gibi mükellef/sorumlu ve ayrı bir âlem olarak yaratıldığı Kur'ân ve icmâ ile sabittir. Allah'a ve ahiret gününe iman eden her Müslüman bunu böyle kabul eder. (İlgili Kanun metnini makalenin sonunda görebilirsiniz). DİKKAT: Bu yasa “Devrim yasaları”ndan olduğu için değiştirilmesini teklif etmek dahi yasaklanmıştır. Bunu teklif eden bir parti de kapatılır. Türkiye’nin bu sihir ve büyülü yasadan kurtulması yasaklanmıştır. Bu açıdan Türkiye’nin felaha kavuşması için mevzuat müsaid değildir. Mesela, ata tohumları da benzer mevzuat büyüsüyle yasaklanmış olup, bu ifritten büyünün kılını çekmez akıl. Sahi ihbar etsem, Katolik kilisesindeki cin kovma ayini ya da cin çıkartma operasyonu gerekçesi ile polislerinizle Kilise baskın yapabilir misiniz? Ya falan camide filan imam cemaatten birinin çocuğunun içine cin girmiş, onu çıkartmak için okuma yapıyor desem ne yaparsınız. Malum media da peşinizde baskın yaparsınız değil mi?
Sakın Katolik kilisesine de böyle bir baskın yapmayın. Haddinize değil! Rahib Bronsonu hatırlayın!. Haberim olsa, o mabede böyle bir operasyon yapacak olsanız size karşı oraya onlara yardıma giderdim.. Gazze'de bebekler öldürülürken, yardıma gitmiyor, Filistinli Arap Yahudiler ve İşbirlikçi FKÖ üzerinden satışa devam ediyor, Hududullah’ı görmüyorlar ama Sycos/Picot’un hududunu aşamıyorsunuz, Allahtan korkmuyor, Onun yardımını umursamıyor, Uluslararası sistem ve Uluslararası Finans kapitalin destek ve yardımını öne alıyorsunuz, aynı şekilde Camiye, Dergaha, derneğe baskın yaparken, kiliseye baskın yapamıyorsunuz değil mi? Sahi bu yasalar sadece Müslümanlara mı geçerli. Kilise tarikat okulları da mesela yargı bağışıktır. Locanın ve Lozan’ın koruması her zaman ensemizde Demoklesin kılıcı gibi duruyor. Darbelerde kapatılmayan tek dernek Mason localarıdır biliyorsunuz. Partiler, Meclis, her şey kapatılabiliyor ama Mason localarına dokunamıyorsunuz. Allahtan korkmayanlar, onlardan korkuyorlar. Bakın bu suça bizim mahkemeler TCK'nin 158/1'inci maddesinde belirtilen "dini inanç ve duyguların istismar edilmesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık" suçundan 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası verilmesi öngörülüyor. Adi dolandırıcılık suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar değil.
Bu yolla adam da öldürebilirler, Tecavüz de söz konusu olabilir. Ceza, yapılan işin sonucuna göre çok daha ağır ceza ile cezalandırılabilir, ama bunun doğrusu ile yanlışını kim nasıl ayırt edeceksiniz. Cin çarpmış birini, ona özel bir yolla tedaviyi de bu kapsamda cezalandırmaya kalkarsanız yanlış yaparsınız. O zaman bunun bir bilimi, bir ehliyeti bir bilirkişisi olması gerek. Asıl anlatmak istediğim bu. Yoksa artık, herkesin bildiği bu sır devletin en tepesinden istihbarat örgütlerine kadar her yerde bir şekilde karşılığı olan bir konu. Bir deli, bu konuya parmak bassın istedim. J Selam ve dua ile.
Not 1: Sakınılması gereken konularla ilgili şu ayetlere bakınız: el-Bakara,2/102; el-Felâk 113/4. Sebe Suresi 12-14, Neml Suresi, 38-40. Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı 7 büyük günah arasında saymıştır. Diğer kitablarla ilgili olarak da; İncil: Elçilerin İşleri 19:13-16, Markos 1:34, Matta 12:43-45, Efesliler 6:11-12, Luka 10:19, Yakup 4:7/2:19, 1.Petrus5:8, Tevrat:Levililer7:7’e bakabilirsiniz. Ayrıca “Kahin” konusunu da bu kitaplarda aratabilirsiniz.
Not 2: TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE
BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN. Kanun Numarası:677, Bu kanun, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilmiş ve 13 Aralık 1925 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Madde 1-Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhinin tahtı tasarrufunda gerek suver-i aharla tesis edilmiş bulunan bilümum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir. Alelümum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebi’lik, baba’lık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücü’lük, üfürük’çülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur. Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilümum sair türbeler mesdut ve türbedar’lıklar mülga’dır. Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdi ile cezalandırılır. (Ek: 10/6/1949-5438/1 md.) Şeyhlik, Babalık ve Halifelik gibi mensupları arasında baş mevkiinde bulunanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve 500 liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasından başka bir yıldan aşağı olmamak üzere sürgün cezası ile cezalandırılırlar. (13/7/1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesiyle sürgün cezası kaldırılmıştır). (Ek: 1/3/1950- 5566/1 md.; Değişik: 7/2/1990-3612/5 md.) Türbeler’den Türk büyükleri’ne ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar Kültür Bakanlığı’nca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir. Madde 2-İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir. Madde 3-İşbu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.