Yeryüzünde yaşarken Kâbil katilinin izinden gitmeyi tercih edenler daima; mazlumların kanını dökmekten, işkence yapmaktan ve sürgüne göndermekten zevk aldılar!

Dün ateş yakıcı Nemrud, kazıklı Firavun ve Roma’nın Zindanlarında, binlerce Müslümanı diri diri içine atarak yaktığı Yemen’de Yahudi Kral Zünevas’ın hendeklerinde, Hitler zaliminin gazlı işkence odalarında, zalimler Lenin ve Stalin’in zulmü altındaki Türki Cumhuriyetlerinde,  İstiklal Savaşımızın gerçek kahramanları Âlimlerimizi acımasızca astıkları darağaçlarında, bugün ise zulümleri hâla artarak devam eden Doğu Türkistan’da, Guantanamo’da, Tel Aviv, Suriye, Kahire ve Bağdat Zindanlarında görmeye dahi tahammül edemediğimiz vahşi katliamlar...

“Rabb’imiz Allah” dedikleri ve Müslümanlığı yaşamak istedikleri için yakılarak ve kazıklara geçirilerek öldürülen milyonlar! 

Sakat bırakılanlar, tecavüze uğrayan Yüz binler! Kaybolan, çalınan ve mafyanın sattığı onbinlerce bebek ve çocuklar!

Dün Birinci ve İkinci Cihan harplerinde Avrupa Şehirlerini harabeye çeviren zalimlerle bugün Halep, Felluce, Guta ve Gazze’yi harabeye ve hayalet şehirlere çevirenler arasında ki fark, sadece isim ve cisim değişikliğidir!

Hepsi Zalim Trump, Netanyahu gibi Siyonit-Haç ile Hayvanperest, Putperest ve ateşperest Kâfirler ve en tehlikelisi olan İsl (y) amov, Irak ve Suriye kasabı Süleyman Haşdi Şabi, Esad ve Sisi gibi Müslüman maskeli Münafıklar topluluğu!

Şimdi bu Beşli Çete, Filistinlileri zalim ve kukla yönetimlerin olduğu Mısır ve Ürdün’e göçe zorluyorlar! Farz edelim ki Filistinli mazlumlarımız bu ülkelerde kurulacak kamplara gittiler! 

Birkaç sene sonra o kamplarda yaşayan mazlumları bombalamayacaklarına katledilmeyeceklerine ve evleri harabeye çevrilmeyeceğine dair hangi garantileri var? Bu canilerin, bu alçakların ve bu şerefsizlerin hangi sözlerine güvenilir?

Asırlar önce yüzbinlerce Endülüs Müslümanlarını 1 Nisan şakasıyla bir günde katleden, daha dün Bosna’da silahlarını aldıkları, BM’nin güvenli bölge olarak ilan ettiği ve binlerce mazlum Müslüman Srebrenits’lı kardeşimiz sivilleri kurşuna dizen ve fırınlarda yakan haçlılara mı?

Refah, Han Yunus, Cebeliyye, Cenin vs. kamplarında, Suriye, Ürdün ve Lübnan’daki Filistin kamplarında yaşayan Müslüman mazlum kardeşlerimizi defalarca antlaşmalara rağmen hala katletmeye devam eden Siyonit Yahudi katillere mi güveneceğiz?

Sabra ve Şatilla›yı unuttuk mu sanıyorlar?

Suriye’de bombaladıkları 12 Filistin mülteci kampında yaşattıklarını unuttuk mu sanıyorlar? Yermük Kampı’nda binlerce Filistinliyi açlıktan öldürdüklerini unuttuk mu sanıyorlar?

Bunlar değil mi Hz. İsa (a.s) Efendimize suikast düzeyenler?

Bunlar değil mi yüzlerce Peygamber Efendilerimizi ve Hz. Zekeriyya (a.s), Hz. Yahya (a.s) Efendilerimizi testereyle kesip katledenler?

Bunlar değil mi tam beş yüz yıl kölelik yaptıkları Firavun’un zulmünden Allah’ın izniyle kendilerini kurtaran Hz. Musa (a.s)  Efendimize Tih Çölünde 40 günde ihanet ettikleri için tam kırk yıl ilahi cezaya çarptırılanlar!

Bunlar değil mi Endülüs’te Hristiyan kralların zulmünden kaçıp sığındıkları koca Osmanlı Cihan Devleti’ni ve Sultan Abdülhamid gibi bir Halifeyi Müslimle beraber yıktıranlar? Tıpkı Şeytan gibi can çıkmadan bunların Müslümanlara ve kendilerinden olmayanlara hasedi, kini, nefreti ve düşmanlıkları çıkmaz ve asla bitmez! Ve sözlerine de asla güvenilmez!!

İşte, Filistin’deki Mücahid Müslümanları tehdit eden asrın Nemrutları Trump, Netanyahu ve uşaklarının son tehdit ve havlamalarına karşı, Mutlak Galib olan Allah’ımızın emaneti Hayat Kitabımız ve Anayasamız Kur’an-ı Kerim’den İbrahimî cevap;

“Onlar öyle yürekten inanmış kimselerdir ki, düşman yurdundan haber getiren bazı kötü niyetli insanlar, kendilerine:

“Düşmanlarınız size karşı büyük bir ordu hazırlamış, o hâlde onlardan korkun da, Allah yolunda cihadı terk edin!” dediklerinde, bu tehditkâr sözler, o yiğitleri yıldırmak şöyle dursun, aksine, onların imanını artırır ve şöyle derler:

“Bütün tehlike ve korkulara karşı bize Allah’ın yardımı yeter! O ne güzel yardımcı, ne güvenilir vekildir!” (Âl-i İmrân Suresi 173. Ayet-i Kerimesi)

Netice;

İnsanlık tarihi, antlaşmaları bozanların hep pişman ve perişan olduklarına Şahiddir!

Medine-i Münevvere’de Müslümanlarla yaptıkları antlaşmaları bozan Siyonit Yahudiler, ihanetleri sebebiyle nasıl asırlarca pişman ve perişan olmuşlarsa; Gazze, Batı Şeria vs. Antlaşmalarını defalarca bozan torunları Siyonit Yahudilerde vallahi çok yakında pişman ve perişan olarak o mukaddes Filistin topraklarından sürülecektir! 

Tıpkı Medine-i Münevvere ve Hayber’den zillet içerisinde kovuldukları gibi.

Bunların tehdit ve havlamalarından korkup geri adım atacak tek bir Filistinli ve yılmaz destekçileri yok Dünya’da. 

Zira Isıracak köpek (veya İt ) dişini göstermez!” 

“İtler üreyecek! Hamas ve yılmaz destekçileri tüm Mazlum taraftarlarıyla beraber yürüyecek!” Çünkü, “Korkak her gün ölür! Cesur (Yiğit) bir gün!”

“Sadece Allah’tan korkanları Allahımız düşmanlarına korkutur! Düşmanlarından korkanları ise Allah düşmanlarıyla korkutur!”

Zulümlerin durmasını ve Kabil’lerin, Nemrud ve Firavunların güçlerinin ve zulümlerinin kırılmasını istiyorsak Din, Irk, mezheb ve parti ayırımı yapmadan tüm mazlumları bütün gücümüzle desteklemeye devam etmeliyiz! 

Çin ve İsrail ürünleri başta olmak üzere, mazlumların kanını akıtan ve zalimlere destek olan marka ve malları boykot etmenin insanlığımızın, İmanımızın, Müslümanlığımızın ve Merhametimizin gereği farz olduğunu asla unutmamalıyız!

Allah’ımız, İsmi A’zam-ı hürmetine; mazlumların yanında duranların ve mazlumların istiklalleri için çalışanların daim yar ve yardımcısı olsun! Amiin.

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması,  Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız, perşembe akşamı ihya ettiğimiz Berat Gecemiz ve içinde bulunduğumuz Şaban ayımız mübarek olsun! Amiin.

Selam, sevgi ve duayla.