Tüm mazlumların hamisi, abisi ve rakipsiz dünya lideri Osmanlı Cihan Devleti; izzetine itibarına ve gücüne sadece İslami İlkeleri uygulayarak kavuşmuştu! İzzet’e ise; Hakk’ın, ehliyetin ve adaletin ışığında İmani, ilmi, iktisadi ve güzel ahlak toplumunu oluşturarak ulaşmıştı!
Son asırlarda ise bu değerleri yavaş yavaş terk ederek ırkçılık, Avrupa hayranlığı, putperestlik, modaperestlik ve gâvurların kıyafetlerini, yılbaşlarını, harflerini, rejimlerini ve ‘’tek dişi kalmış medeniyet’’ denilen canavarları taklitçilik hastalıklarıyla, bölünüp parçalanarak zilletten zillete düş(ürül)müştü!
Osmanlının evladı genç Türkiye’mizde de bu taklitçi batı aşığı tam münafık zillet cephesi ilimde, filimde, medyada, hukukta, iktisatta ve siyasette varlıklarını halen devam ettiriyorlar!
Gençliğimizin, manasını bilmeden dinlediği yabancı pop müziklerinden, giydikleri tişörtlerde yazılı yabancı isimlere, yabancı isimli mağazalara ve markalara kadar zihinlerini işgal zilleti her sahada bütün gücüyle tasallutuna devam ediyorlar!
“Çünkü onlar (Münafıklar), müminleri (İslam kardeşliği cephesini) bırakıp kâfirlerin (ve zalimlerin) velayetini-himayesini (haksızlık ve ahlâksızlık temelli Siyon-Haçlı birlikteliğini) mi arzu ediyorlar? İzzeti (şeref, huzur ve hürriyeti) onların (bâtıl ve barbar odakların ve locaların) yanında mı arıyorlar? Onlarla beraber olmakla izzet ve şeref kazanacaklarını mı umuyorlar? Onlarla dost olmakla, onların hayat tarzını, kılık kıyafetini, kültürünü taklit etmekle şeref ve onur kazanacaklarını, üstünlük elde edeceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar da yanılıyorlar! Çünkü izzet (onur), şeref, haysiyet ve üstünlük tamamen ve yalnızca Allah’a aittir. O hâlde, gerçek anlamda onur kazanmak isteyen, sadece ve sadece Allah’a Müslüman kul olmalıdır.” (Nisa S.139)
“…Oysa her türlü şeref, haysiyet ve üstünlük ancak Allah’ın, dolayısıyla Elçisinin ve (samimiyetle İslam’a) inanan Müslümanlarındır!; Ne var ki, münafıklar (İkiyüzlüler) bunu bilecek (ve idrak edecek akli ve vicdani dürüstlükten uzaktırlar). (Münafıkun S.8)
“(İzzetli olmamızın tek yolu olan İslam’ı ve Kur’ani esasları gereksiz ve geçersiz sayıp) İnkâr eden (Münafık ve Kafirler hangi kavim ve görüşten olurlarsa olsunlar) Onlar birbirlerinin velileri (ve şeytani düşüncelerin ve düzenlerin destekleyicileri)dir. (Ey mü’minler!) Eğer siz de kendi aranızda böyle organize olmuş güçlü ve etkin bir toplum oluşturmak için üzerinize düşeni yapmayacak olursanız, yeryüzünde baskı ve zulme dayalı rejimler boy gösterecek; kan ve gözyaşı asla dinmeyecek, bütün dünyayı korkunç bir fitne ve imansızlık akımı dalga dalga saracak ve böylece, büyük bir kargaşa, anarşi, yozlaşma ve fesat baş gösterecektir.” ( Enfal S.73) İlahi ihtarlarına aldırış edilmemesinin acı bedellerini dünyanın her kıtasında ve halkı Müslüman her ülkede ödemeye ve yaşamaya devam ediyoruz!
Bu İslam dışı zillet yolları sebebiyle bir avuç yahudi ve avaneleri haçlılar, kimseye aldırmadan hiçbir devleti takmadan sömürmeye, işgale ve alçakça, zalimce insanlık katliamına devam ediyorlar! Dünkü kasabamızın azınlık vatandaşlarımız Yunan bile kendi yerine köpeklerini havlatmaya devam ediyor!
“Allah’a ve Elçisine yürekten inanan, sonra zulmün egemen olduğu ülkelerini terk ederek İslâm diyarına hicret eden, ardından da üstün bir gayret göstererek mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihâd edenler ve onlara kucak açarak yardımcı olan Medîneli fedâkâr Müslümanlar (ve kıyamete kadar mazlum ve muhacirlere sahib çıkacak Müslümanlar) var ya; işte gerçek anlamda inanan Müslüman onlardır. Onlar için, Rab’leri tarafından bağışlanma ve cömertçe bahşedilen nîmetler vardır! (Büyük nimet ve faziletlere erişeceklerdir.)” (Enfal S.74) İlahi mesajının müjdesini unutan zalimlere destek zilletini izzet sayan bazı gafiller topluluğu Zalim İzrail’den ülkemize gelen Yahudilere ses çıkarmazken Filistin, Afganistan, Irak, Suriye vs. ülkelerden mecburen Hicret etmiş mazlum, muhacir Din Kardeşlerine sevgiyi, saygıyı, merhameti yardımseverliği unutmuş hatta bu mazlumlara düşman gözüyle bakacak kadar zillete düşürülmüş durumdalar!
Zilletten kurtuluşun tek yolu başta Filistinli mağdur ve mazlum kahramanlarımızın ve dünyadaki diğer tüm mazlumların yanında yer alacak izzetli, haysiyetli ve şerefli duruşa dönebilmektir! Çünkü çöküşümüzün ana sebebi olan batılla düştüğümüz zilleti ancak Hakk’a tam bir teslimiyetle sağlanacak izzetli duruş yener!
İzzet ise Fatır Suresi 10. Ayeti Celilede buyurulan kriterlere uymakla elde edilir; ‘’Kim dünyada ve âhirette güç, kudret, itibar, üstünlük, yücelik ve şeref istiyorsa, bunu Allah’tan istesin; çünkü şeref ve yücelik, tamamen ve yalnızca Allah’ın elindedir ve onu dilediğine verir. Fakat bunu elde etmek için, dosdoğru bir imana sahip olmanız ve bu inancınızı güzel davranışlarla ortaya koymanız gerekir. Çünkü ancak iyi niyet, sağlam iman, güzel söz ve güzel düşünceler O’nun katına yükselir fakat bunları Allah’a yükseltecek olan, ancak ve ancak güzel davranışlardır. Dolayısıyla, ibâdetlerle, güzel davranışlarla desteklenmeyen kupkuru bir iman, sahibine hiçbir yarar sağlamayacaktır. Bunun içindir ki, İslâm’a ve Müslümanlara karşı çirkin tuzaklar peşinde koşan kâfirleri ve münâfıkları, her iki dünyada da çetin bir azap beklemektedir ve onların bütün tuzakları, eninde sonunda yok olup gitmeye mahkûmdur!”
Bunun zamanımızdaki en büyük kanıtı ise İzrail’in Azrailleri olan İzzetin el Kassam Tugayları ve Filistin’in direnişçi yiğit halkının salih amellerinde, muhlis, mücahid ve mütevekkil teslimiyetlerinde tecelli etmektedir!
Selam olsun Hakk’a tabi olanlara!
Selam olsun Batıla kılıç çalanlara!
Yarın 9 Aralık Cumartesi. 106 yıl önce 9 Aralık 1917’de Kudüs’ümüz içimizdeki zillet taraftarı satılmış alçaklar tarafından düşürtüldü!
İşgalin sene-i devriyesinde Mescid-i Aksa’nın izzeti ve özgürlüğü için kan veren, can veren ve bir asırı aşan süredir cihad eden Filistinli kardeşlerimize, Kassam’ın yiğit evlatlarına aşk olsun, helal olsun!
Selam Olsun! Selam Olsun! Selam Olsun!
Amiin Amiin Amiin! Selam, sevgi ve duayla...