Çok sevdiğim ceddimi yani atalarımızı birkaç konuda eleştirdim ve eleştiriyorum..
1. Kardeş Kavgası… Sebebi TÜRK CİHÂN HÂKİMİYETİ MEFKÛRESİ olamaz. Öyle olsaydı bir parça Cengiz Yasaları’na da uyulurdu. Güçlü olan Han ile savaşmak yerine KURULTAY toplanır, en güçlüye katılınırdı.
2. Türkler dışında diğer Müslüman Unsurların dahî askere alınmaması. Tek istisnası Enderun ve Devşirme Sistemi…
3. Gayrimüslim Türklere (Bulgarlar, Macarlar, Urum (Karaman) Türkleri, Hazarlar vd.) klasik gevur muamelesi yapıp onların karşımızdaki güçlerin ve kendi dindaşlarının kucağına itilmesi ve Türklüklerini bizim tebaamızken dahi kaybetmeleri…
Geliyoruz büyük Türk Devletleri’nin yapısına…
Bunların tamamı Osmanlı dâhil imparatorluk… Çok uluslu, dilli, hatta hukuklu… Bu noktada da askerlik yanında RESMÎ DİL BİRLİĞİ’nin sağlanmaması büyük bir zafiyet. Üzerine birde Farsça ve Arapça etkisini eklerseniz hepten sorun.
Alfabeyi tartışıyoruz değil mi?
Neden en çok kullandığımız alfabenin imlâsını da tartışmıyoruz?
Alfabe Arap Elifbâsı… Eyvallah. Ancak asıl eleştirilmesi gereken ve dilimizi bozan Fars İmlâsı… Türk Devletleri maalesef sözleşmiş gibi Fars İmlâsı’nı kullandılar… Asıl konuşulması gereken budur.
Aziz Dostlar…
Büyük Milletimizin aileden sonra çok değer verdiği üç eğitim kurumu vardır. Bu kurumlar ve mensuplarına Türk Milleti kutsiyet addetmiştir.
Cami (Hoca, Din Adamı)…
Mektep (Öğretmen, Öğretim Üyesi)
Kışla (Peygamber Ocağı… Generalden Uzman Çavuşa tüm rütbeli personel de Komutan, Kumandan)
Şanlı Ordumuz, Milletimizin gözbebeğidir. Ordumuz üzerinden çıkartılan tüm tartışmalara, kamuoyunu ilgilendirmeyen konuların TSK üzerinden tartışılması ciddi Millî Güvenlik Riskleri oluşturmaktadır.
Bunca girizgâhı neden yaptık?
Bir yazı.. Başlığı ise; “Türk ordusunu Türksüzleştirme projesi MSÜ sınavıyla deşifre oldu[1]”
İçeriğine baktık. MSÜ, ÖSYM’ne yazı yazmış. “İkâmet izni türü olarak “insani” ya da “uzun dönem” yazanları sınava kabul edin.” demiş.
Kim bu kişiler?
Türk Vatandaşı olmayan Türkler ve Akraba Halklar…
Biliniz ki ben de plansız mülteci kabul edilmesine karşıyım. Ancak kimse kusura bakmasın, Türkiye’deki Suriyeli, Afganistanlı, Kafkasyalı, Kuzey Afrikalı, Balkanlar’dan gelen göçmenler iç göçtür. Evet, 110 yıl önce bizim devletimizin vatandaşlarıydı bu insanlar.
Türkiye’deki mültecilerin ve yabancı vatandaşların tamamına yakını ayrıca Türkiye’miz ile gönül bağı olan insanlardır. İnanın buna Ermenistan’dan gelenler de dâhildir.
Bizim muhafazakâr camia Osmanlı Türk İmparatorluğu’nu Medeniyet Devleti diye sulandırıyor ama Osmanlı Cihan Devleti bir Türk İmparatorluğu idi. Vatandaşları da bizimdir.
Afganistan Güney Türkistan’dır. Merhum Mustafa Kemal Paşa, Medine Müdafî Fahrettin Paşa’yı Afganistan’a boşuna mı gönderdi?
“Dilde, Fikirde, İşte birlik.” diyen büyük cedidçi ve mütefekkir Gaspıralı İsmail Bey neden 1907 ve 1908 yıllarında Mısır’a gitti? 1912 yılında neden Hindistan’a neden gitti?
Merhum Ahmet KABAKLI “TEMELLERİN DURUŞMASI” adlı bir kitap yazdı. Özetle dedi ki; “Son büyük devletlerimiz Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti… İki temel üzerine kurulmuştur. İSLAMLIK ve TÜRKLÜK…”
Seyyid Ahmet ARVASî Merhum ne diyor; “Türklük şuur ve vakarına, İslam ahlak ve inancına sahip bir Müslüman Türk gençliği yetiştirmekten başka çaremiz yoktur.”
Biz ırkçı değiliz. Elhamdülillah Müslümanız. Türklükten murâdımız ırkçılık değildir. Türklükten murâdımız Mehmet Akif’in “Kahraman ırkım” dediği “Sosyal Millet olan” Türk’tür. Tamda buradan devamla Ömer Seyfettin Merhum’un “İslamcılık adı altında Türk düşmanlığı yapan soysuzlardan nefret ediyorum. Türkçülük adı altında İslâm düşmanlığı yapanlardan nefret ettiğim gibi…” özet cümleleri 100 yıllıktır. Bir kulaktan girip bir kulaktan çıkmayacak kadar değerlidir. Daha da önemlisi Büyük Türk Milleti’nin mihveridir.
Özetle, biz; “Silahlı Kuvvetler, istihbarat vd. operasyonel personelin Suriye’de, Libya’da tercüman tutup iş görmesine karşıyız.” dedik. Yıllarca tenkit ettik. “Bizim neden Suriye, Kafkasya, Irak, Balkanlar, Çeçenistan, Afrika, Afganistan, Rusya, Pakistan, Hindistan doğumlu subayımız, istihbarat personelimiz, dışişleri elemanlarımız yok?” dedik…
Şimdi bunu yapan MSB’na teşekkür ederiz.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası üzerindedir.
Türkiye, İslâmlık ve Türklük temelleri üzerinde yükseltilmiştir.
Türkiye denen kartalın kanatlarından biri Türk Devletleri Topluluğu ve Dünya Türklüğü, diğer kanadı Osmanlı Milletler Topluluğu’dur. Bu iki büyük coğrafya öncelikli bütünleşme, birlikte hareket etme coğrafyamız ve devletlerdir.
Soldan gelen tehditleri görüyoruz. Batıcılık, modernizm, laiklik vs. kisveli de olsalar… Sağdan gelen tehditleri de görelim. Türkçülük kisveli kısır, idrâksiz, sığ mülâhazaları… İslâmcılık kisveli Millî Türk Devleti’ne içinde husûmet besleyen sinsi yapıları da görmeliyiz.
Açıktan Kürtçülük yapamayıp -“neden mi?” Çünkü Türk Milleti’ne “ırkçılık haram!” diyor ya…- “Türkler Kürtleri ve diğer İslâm Halkları kullandı.” diyen namussuzlar var ya… Allah’tan korkmadan iftira atan.. Oysa İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ne demişti; “Türkler Avrupalı barbarlara karşı sadece İslâm Dünyası’nı değil, tüm Asya’yı savundular.” Türk Milleti tıpkı Gülümüz SAV.’in önce amcası Hz. Hamza ve evlâdı Hz. Ali’yi çıkarttığı gibi meydana kendisi çıkmıştır.
Bu duygularla MSB’nı kutlarım. Nihayet ordumuzda Afganistan doğumlu, Libya doğumlu, Halep doğumlu, Kırım, Kafkasya, Çeçenistan, Bosna doğumlu subaylar olacak, MİT’te istihbaratçılarımız olacak…
Atatürkçülük kisvesi ile bu olumlu çalışmaya karşı çıkanlara da sözüm… Siz merhum Gazi Paşa’nın ve silah arkadaşlarının doğduğu ve görev yaptıkları topraklara haritalardan bir daha bakın…
Son cümle SUDANLI MUSA Türk değilse Türk kim?
Yazının tamamını açıklamaları ile https://youtu.be/bKu9caQKpbU buradan izleyebilirsiniz.