Seçkinler ve Seçkinciler belası...
TSK'inde Kurmaycılar ve Siyasette Nargileciler.
Kamudaki liyàkât, ehliyet, sicil, terfi sistemi ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR şiàrınca yeniden tesis edilmelidir.
Seçkincilik hüsràna götürür. Asla fırsat verilmemelidir.
Kurmaylık nedir?
Muharebe sahada kazanılır. Ancak muharebenin de bir sistematiği, komuta kontrolü vardır. Tarihten günümüze harp prensipleri vardır. Bu prensiplerin stratejik seviyede öğretildiği adamdır kurmay…
Kurmaylık, TSK’nde değerli bir statüdür. Zorlu bir sınavla subaylar Harp Akademisi’ne girer. Mezun olunca da Kurmay Subay olur.
Subaylar Harp Okulu mezunudur.
Kurmay subaylar Harp Akademisi mezunudur.
Harp Akademisi’nin üzerinde Silahlı Kuvvetler Akademisi vardır.
Silahlı Kuvvetler Akademisi’nin üzerinde de üst düzey devlet memurlarının liyàkâtine ve görevine göre alındıkları Millî Güvenlik Akademisi var.
Sistem güzel kurgulanmış. Ancak sorun şu… Bu sistemin seçkinciliğe dönüşmesi ve karar verici kadrolara bu zevâtın getirilmesi. İlginçtir adam kurmay olduktan sonra adeta sicili tam verilmek zorunda… Buradan itibaren kayırmacılık başlıyor. Kurmay subay erken terfi ediyor. Karargâhlarda tutuluyor. Yurtdışına gönderiliyor. Kendi ordusuna tepeden bakan bir NATO Subayı’na dönüşüyor.
Ayrıca; 2000’li yıllara kadar kendi milletinin değerlerine ne kadar yabancılaşırsan o kadar çağdaş bir subay oluyordun. Terfi hırsı ile yönlenen Kurmay Subayların çoğu artık Millî icaplar yerine kendisinden istenen rolü oynamaya başlıyor.
2000’li yıllara kadar NATO’cu kadroların tahakkümündeki kurmay sistemi, 2000’li yıllardan sonra FETÖ’cülerin eline geçmiştir.
Kurmaylık Sistemi gereklidir. Ancak kadroların bir zümrenin eline geçme riski çok fazladır. Nitekim Askerî darbelere bakınız. NATO’cular ve FETÖ’cüler tarafından ve birbirinin devamı olarak yapılmıştır.
Kurmaylık için sadece sınavla giriş olması uygun mudur?
Özel Kuvvetlerde ve Komando Birliklerinde çalışan fedàkâr subaylar kışlada görev yapan misâl bir muhabere, istihkâm vb. subayı ile akademi sınavında nasıl yarışacak?
Kıt’ada yapılan görevlerin, görev yapılan birliklerin, alınan siciller ve takdirlerin ağırlığı sınavda alınan sonuçlara göre artması gerekmez mi?
15 Temmuz FETÖ İhânet darbesi aslında kapı arkasına süpürülen birçok şeyi ortaya çıkarttı. Komando Birliklerinde dağda terörle kavgada gençliği geçen Piyade Subayı diyor ki; “Akademi sınavında 125’nci oldum. Benim girdiğim yıl akademiye sınavı kazanıp girenlerin tamamı 15 Temmuz’dan sonra ya cezaevine girdi, ya da yurtdışına firar etti.” Bu dikkate alınması gereken bir sonuç… FETÖ’cüler her türlü soru hırsızlığını Allah Rızası deyip yaptılar. Üniversite Sınavları, Personel Alım Sınavları, Harp Okulu ve Akademisi sınavları…
15 Temmuz’da FETÖ’cü Tugay Komutanı’nın birlikten uzaklaştırdığı kahraman albay darbeden sonra birliği toparladı, Suriye Harekât Bölgesi’ne taşıdı. Birlik başarılı operasyonlar yaptı. Bu albay emekli edildi. FETÖ’cü Kurmay Albay 2017’de soruşturma geçirmiş olmasına rağmen general yapıldı ve KKK İstihbarat başkanı oldu. Bu hain, 2021’de gözaltına alınıyor. İtirafçı oluyor. Kendisi gibi başka generallerin isimlerini söylüyor. Ancak sonrasında itiraflarından vazgeçiyor. Zannediyor musunuz ki kendi kafasına göre hareket ediyor?
15 Temmuz’dan önce de FETÖ ile ciddi mücadele eden insanlarımız vardı. Bu insanlar şimdi neredeler?
TSK’nde FETÖ ağırlığı herkesin de tahmin ettiği gibi devam ediyor. Neden peki?..
2017’de FETÖ’den soruşturma geçiren bir Kurmay Albay’ı kim YAŞ’ya sundu? General olduktan sonra kim İstihbarat Başkanlığı gibi bir göreve getirdi? Referans olanlara da hesap sorulması gerekmez miydi?
Cihat YAYCI Paşam bir yazı yazmış… “Cihat Yaycı’dan gündemi altüst edecek açıklama: Çok gizli planlarımız çöp olmuştur.” Başlık bu…
“…
2016 Aralık ayından sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığına Milli Harekat Plan Subayı olarak atanan, 2023 yılında da ankesör irtibatlarının ortaya çıkmasının ardından Hava Kuvvetler Karargâhında hem de çok gizli harekat planlarının hazırlandığı dairede görevli Hasan K. isimli Pilot Kurmay Albay önce emekli edilmiş..
Aylar sonra bu yakınlarda ise FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınmış…
…
SORU; Madem ankesör irtibatı çıkmıştı da, niye kamu görevinden çıkarılmadı da emekli edildi?
Kim kamu görevinden çıkarılmayıp, emekli olmasını sağladı?
…
Hasan K. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığına Milli Harekât Plan Subayı Güler K. ise, Personel Plan Kısım Amiri olarak atanmış.
Birisine çok gizli harekât planlarımız, diğerine çok gizli personel planlarımız emanet ediliyor.
Sakın bu planlar sadece Hava Kuvvetlerinindir diye düşünmeyin.
Çünkü her Kuvvet Komutanlığının bu çok gizli planları diğer Kuvvet Komutanlıklarının Planları ve Genelkurmay Başkanlığının Müşterek Planlarından alınan bilgi ve talimatlarla hazırlanır ve güncellenir.
Ortada büyük bir skandal vardır.
Bu şahısların ve diğer tüm itirafçıların ifadelerinden çıkan sonuç, TSK mensubu olarak gözüken bu şahısların aslında başka bir hiyerarşinin mensupları olduğudur.
Dolayısıyla TSK’da erişebildikleri her türlü bilgiyi ve sırrı FETÖ’nün hiyerarşik yapısında bağlı oldukları üçüncü kişilere 13 yaşından beri veriyor ve uzun yıllar boyunca casusluk yapıyorlar…
Ortada büyük bir rezalet ve FETÖ ile mücadele konusunda sorulması gereken derin sorular bulunuyor.
Tüm itirazlara rağmen bunlara kim kefil oldu?
Kim bunları 15 Temmuz sonrası bu kritik görevlere getirdi?
Kamuoyunda FETÖMETRE diye bilinen sistem uygulansaydı, askeri okullar dâhil tüm sınavları önceden alarak kazanıp kazanmadıkları, katalog evliliği yapıp yapmadıkları, görev yerlerini örgütün belirleyip belirlemediği ve diğer tüm benzeri hususlar rahatlıkla tespit edilebilirdi.
FETÖMETRE neden uygulanmadı?
Madem ankesör irtibatı çıkmıştı da, Hasan Koçak niye kamu görevinden çıkarılmadı da emekli edildi?
Kim bu şahısların kamu görevinden çıkarılmayıp, emekli olmasını sağladı?
FETÖ ile samimi mücadele etmek ile FETÖ’nün üst düzey yapılanmasını ortaya çıkarılmasını isteyen varsa asıl bunu araştırır!
Bu örgüt ne PKK ne de başka bir örgüte benzer. Devleti ele geçirmeyi hedef edinen FETÖ bir terör, hırsızlık, gasp ve casusluk örgütüdür.
Bu anlatılanlardan ve itiraflardan sonra hala bu örgütü “dini bir cemaat”, örgüt mensuplarını “alnı secdeye değen insanlar!” olarak gören varsa, şüphesiz onlar da FETÖ iltisaklıdır.
Mensuplarına kod adı veren dini cemaat olabilir mi?
Bu son olay dahi FETÖ’nün TSK dâhil devletin en mahrem kurumlarında ve hem de en kritik makamlarda varlığını devam ettirdiğini göstermektedir.
“FETÖ temizliği bitti” ya da “FETÖ temizliği büyük oranda tamamlandı” diyenler de; ya yanılıyor, ya da onlarla işbirliği içerisindedir.
Allah Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Türk Milleti’ni korusun!"
İlginç TSK’nde kesinlikle korunduğuna ve kritik görevlere getirilen FETÖ’cülere polisimiz operasyon yapıyor. MİT ve TSK’nden ses yok. Bu normal değil… Düşünün KKK İstihbarat Başkanı’nı kuvvet karargâhından polisimiz aldı.
FETÖ’cüler, NATO’cular kadar sistemin nasıl istismar edildiği de tartışılmalıdır.
Bakıyorsunuz, FETÖ’cüler başka cemaatlerde de paralel yapı oluşturmuştur. Peki, nasıl çözülecek? Hâlâ bu adamlara birileri referans oluyor. Peki de bu adamlar genel müdür, rektör vb. olmak zorunda mı?
Kurmay Subaylar için, öncelikle akademiye girişte sadece sınav sonucu değil, ayrıca kıt’ada hizmetleri karşılığı aldığı siciller dikkate alınmalıdır. Askerî Şuraya gireceklerin hatta üstsubay rütbelerine geçişlerde terfi edecek personelin MİT ve Emniyetten tahkikâtı istenmelidir. Bu istihbarat başkanı için eğer dönemin MSB Hulusi AKAR’ın dediği gibi dosyasında istihbarat kaydı yoksa hesabı önce Savunma Bakanlığı’na, sonra MİT, Emniyet ve Adalet Bakanlığı’na sorulmalıdır.
Kim soracak? Elbette hepsinin üzerindeki Cumhurbaşkanlığı Makamı…
Ülkemizde oluşan seçkincilik tam bir belâdır. Siyasette de ahbap, akraba, siyasî elit… Nargileciler…
Bakıyorsunuz bu nargilecilerin hepsi çok vatansever, çok dindar, çok çalışkan… O kadar yoğun ve meşguller ki ulaşamıyorsunuz… Aslında kazın ayağı öyle değil… Bunların çoğu nargileci… Nargile kafelerde buluşuyorlar. Devlet kasasından seminerler vb. düzenliyorlar. Nargileli akşamlarda bazen tavla atarken istedikleri bürokratı arıyorlar, çağırıyorlar… Şahsî işleri tıkır tıkır yürüyor. “İtibârdan tasarruf olmaz.” kisvesi ile israftan da imtinà etmiyorlar.
Bürokrasi ve siyaset her türlü seçkincilikle mücadele etmelidir. Bakıyorsunuz adamın saha deneyimi hiç yok. Üniversitede hiçbir proje yönetmemiş. Ama profesör payeli. Birilerinin adamı… Bakıyorsunuz devlet şirketlerine genel müdür, bakanlıklarda genel müdür, yönetim kurulu üyesi, daire başkanı vs. Allah aşkına o kamu kurumlarının içinde yetişmiş insanlar yok mu?
Cumhurbaşkanımıza arzımız şudur…
Geçmişte kamuda kötü de gitse bir sicil, liyàkât, ehliyet, referans, atama sistemi vardı. İktidarınızda vadettiğiniz adaletin tesisini bekliyoruz. NATO’cu, FETÖ’cü, NARGİLECİ Menfaatçi kişilerden millet ve devletimizi koruyacak bir düzen kurmakta geç kalıyoruz.
Savunma Sanayii’miz başta olmak üzere kamuyu kulis, kaos ve adamcılardan kurtarmanızı bekliyoruz. Kamudan, şanlı ordumuzdan emekli Millî, fedàkâr insanlardan ve ilgili kurumların içinde yetişmiş, kurumu bilen, ehil insanların içinden istihdam etmenizi uygun değerlendiriyoruz.
Seçkincilik hüsrâna götürür. Fırsat verilmemelidir.
İçerik açıklamaları ile buradadır. https://youtu.be/3RZgf6oPRKU Başlıklar aşağıdadır.