TERÖRE KARŞI MÜCADELE EĞİTİMLE OLUR,

MEDENİYET DEĞERLERİNİZİN İHYÀSI İLE OLUR.

         Osmanlı Cihan Devleti parçalandı. Daha da küçük parçalara ayırmak için 1. Dünya Savaşı devam ediyor.

          Yetmedi…

          Parçalar birbirine düşman edilmeye çalışılıyor…

         

          Cumhuriyetle birlikte yeni sistem Türk Milleti üzerine, Màturidî ekol, Hanefî mezhepli yeni bir Millet oluşturmaya çalışmış. Eyvallah ama yeni Türk’e tanımlanan değerlerin sosyal yapısı eski Türk’ün değerleri ile kavgalı. Tabii bunda dönemin “Tek Adamlı” rejimlerinin de etkisi var.

          En olumsuz etki de İslâm Dünyası’nda özellikle de Osmanlı üzerinde İngiliz Etkisi… 2. Mahmut Dönemi’nden itibaren yoğun bir şekilde devam ediyor. Bakınız, tüm siyasi ve sosyal tarafların arkasında bir şekilde İngiliz İstihbaratı’nın etkisi var. 2. Dünya Savaşı sonrası ABD istihbaratı da işin içine etkin olarak giriyor. NATO Süreci ile gladyo da ekleniyor…

          Sorun ne?

          Parçalanma ve birbirimize düşman edilme riski. Yani düşmanın “BÖL-PARÇALA-DÜŞMAN ET-YÖNET…” projelerine karşı çözümsüzlüğümüz…

          Etkin karşı koyma ve tutunma stratejilerimiz hàlà yok.

          Cumhuriyetin ilk yılları Osmanlı’nın yıkılışında en büyük iç neden HAM YOBAZ KABA SOFTA olarak görülmüş. Bu kesimi tasfiye edelim derken kantarın topuzu kaçmış, karşıda bir hasım kitle oluşmuş. Tabii gevur bu kitlelerinde farkında, mezhepçilik, mikromilliyetçilik ve ekonominin bozukluğunun da tetiklediği siyasi bölünmeleri çok iyi kullanmış.

          Temel sosyal kırılma ve kaos alanlarımız..

          1. Etnik Bölücülük (PKK’nın başını çektiği terör olayları). Sınırlarımızın dışına dahî çıkmış büyük bir sorun.

          2. Mezhep, tarikât, cemaat vb. nâmlı dini görünümlü bölücü faaliyetler. FETÖ ve 15 Temmuz en büyük sonucu.

          3. Siyasi bölünme, kaba tarafgirlik ve ötekileştirme. 12 Eylül 1980 Öncesi iç savaş sürecine gelen olaylar ve 1980 Askerî darbesi…

          Çözüm…

          Bu gün çözüm önerilerinin kökü dışarıda. Ne ağır bir cümle değil mi?

          Bu gün çözüm öneren taraflar birbiri ile kavgalı. Hem de kör döğüşü yaparak.. Gözlerini açsalar yumruk attıkları insanlarında ortak dertlerini kısmen de olsa görecekler. Misal mi? Cumhuriyet Türkiye’sinin uygulamaları ile birlikte ırkçılıkla suçlanan Ziya Gökalp’in 1923 yılında “Türkçülüğün Esasları”, “Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muassırlaşmak” kitapları başta olmak üzere eserleri yasaklanıyor. Taaa 1950’li yıllardan sonra basılıyor.

          Demek ki aptal kör döğüşünü bitirmek gerek. Büyük bir mirasın evlâdı olduğumuzu bilerek hem de tüm Medeniyet Coğrafyamızda soyuna, dinine bakmaksızın gönül ve mefkûre birliği yapmak.

          Çözüm…

          Tarihin bir, Dinimizin bir, töremizin bir, vatanınızın bir olduğu en az bin yıllık akrabalığımız olduğu gerçeğini de dikkate alarak, içinde bulunduğumuz cehàletin de sebeplerini sorgulayarak, en büyük sebebin düşmanın içimize soktuğu fitne ve bölücülük olduğunun bilinci ile bunları engelleyecek sosyal tezler geliştirmek.

          Çözüm…

          Ortak Tarih, Ortak Coğrafya ve Millî Miras da dikkate alınarak tarih ve medeniyet tezi oluşturmak. Türksüz Anadolu Tarihi yazma cesaretini gösterenlerin ve diğer gafillerin önü kesilmelidir.

          Çözüm…

          Yüce Dinimiz tarikât, cemaat, mezhep, meşrep vs. taassup ve simsarlarından kurtarılmalıdır. Diyanet yayın ve faaliyetleri takip etmeli, gerekirse İçişleri Bakanlığı ile koordine içinde olmalıdır. Muz Tarikatı, Fadime-Kalkancı, FETÖ, sübyanlarla evlilikler vs., itikadı bozuk sözde dini kitaplar, ölmüş şeyhin koltuğunu öpme seremonileri, Allah’ın ipi diye şeyh görünümlü bir adamın tuttuğu iplerin ucunu tutan müridler, kadın erkek demeden müridlerini badeleyen şeyhler utanç değil de nedir? Bu utanç bize, en çokta Diyanete yeter…

          Terör dağda bitmez. Terör eğitim, ortak Millî Amaç, Din-Vatan-Millet (Töre, Tarih, Medeniyet)-Devlet (Gelecek, istiklâl ve İstikbâl Birliği) ile biter.

          Bu birliği kim sağlayacak?

          DEVLET…

          Yani devletin ilgili kurumları…

          Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, Türk Tarih Kurumu, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhurbaşkanlığımızın oluşturacağı bir üst kurul ile birlikte çalışmalıdırlar.

          Çalışmanın temelinde Dinimiz, Töremiz, Tarih ve Medeniyetimiz, düşmanlarımız ve düşmanlıklarına karşı yapılması gerekenler, her türlü bölücülük ve yozlaşmaya karşı alınması gereken tedbirler, Türkiye Devleti ve Türk Milleti’nin gelecek tasavvurları olmalıdır.

         

          Türkiye’de bölücülük nasıl olur? Aklınız alıyor mu?

          Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Devleti… Anadolu, İran, Arap yarımadası topraklarında en az 1000 yıldır aynı insanlarız…

          Şimdi 21. YY.da bölünüyoruz. Sahiden aklınız alıyor mu?

          Mermer olmuş insanımıza mozaik diyenlere yazıklar olsun.

          Dinimizi Arap Adetleri ile karıştırıp yozlaştıranlara da, Arab’ın adetleri aldatmacası ile düşmanlık edenlere de yazıklar olsun.

          Dinî gerekçelerle bilimin, ilmin, teknoloji ve fennin icaplarına düşmanlık edenlere, dinimizle hemhâl olmuş töremizi din kisvesi reddedenlere yazıklar olsun.

          Batıcılık, Atatürkçülük, çağdaşlık, laiklik maskeleriyle Aziz Milletimizin dinine, töresine, medeniyetine düşmanlık yapan işbirlikçilere yazıklar olsun…

          İlimsiz ve akılsız Din iddia edenlere, Ali’siz Alevilik, Kâbe’siz Şiilik, Namazsız Müslümanlık, itikâdı bozuk zikir ve tesbihàt tavsiye edenlere, bozuk itikâtlı, yobaz, cahil insanlara susan ilahiyatçı ve âlimlere yazıklar olsun.

          Anka Misali dirilme zamanı…

          Çok çalışarak, çalanlarla, sinsice millet düşmanlığı yapanlarla, kul hakkı yiyenlerle, Millî Devlete, Azîz Milletimizin mukaddesatına cephe açanlarla dişe diş mücadele zamanı…

          Düşmanı yenmek için birlik gerek…

          İhànetleri görmek için bilgi, idrâk ve feràset gerek.

          GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE OLMADAN NE TURAN OLUR NE DE İTTİHÀD-I İSLÂM…

          İttihàd için halifeye değil, şuurlu harekete ihtiyaç var. Halife’nin şahsında ve ya makamında tılsım olsaydı Osmanlı Hilâfet Devleti’ydi. Halifenin Bayrağı duruyor. Halife 300 yıl mevcut Türk Bayrağı ile temsil edilmedi mi? Görevi ve makamı TBMM’ne tevdi edilmedi mi?

          Büyük Türk Milleti…

          Şeytan misàli soldan yaklaşan Laiklik, çağdaşlık, Atatürkçülük vb. apaçık düşmanlığı gördüğün gibi, feràsetinle sağdan yaklaşan Dindarlık, Türkçülük, hassasiyet maskeli düşmanlıkları da gör.

          Görevini yapması gereken kamu kurumlarını ve başındaki yöneticileri terörle ve ihanetle mücadelede göreve çağır.

          Millî Birlik için mücadele ve esaslarımızı geliştirecek STK, Düşünce ve Akademik Kuruluşlar kur. Büyük devletlerde devleti Düşünce Kuruluşları yönlendiriyor.

          Türkiye’deki birliği Türk Dünyası’na, Turan Coğrafyası’na, Osmanlı Milletler Topluluğuna ve İslam Dünyasına yay…

          Gevurun kerâmeti Vatikân’da değil, gerektiğinde vatikan ve tüm devletleri ile organize olabilmesindedir. Bunu da sağlayan birçok kuruluşu var.

          Haydi daha çok çalışmaya…

          Dağdaki Mehmetçik’le, Fabrikadaki işçimizle, tarladaki çiftçimizle, yayladaki çobanımızla, yurtdışındaki gönlü bir soydaş, dindaş, diğer gönlü bizimle insanlık ile omuz omuza mücadele zamanı…

      

        Yazıyı açıklamaları ile https://youtu.be/Z26tju4zaeM?si=3R62NjqmMtP5qkfo  buradan izleyebilirsiniz.

    

          Strateji ve Yönetim Uzmanı

Emekli Yarbay Halil MERT

Ordunun Duası

Mehmet Âkif Ersoy

Yılmam ölümden, yaradan, askerim;

Orduma, “Gâzî” dedi Peygamberim.

Bir dileğim var, ölürüm isterim

Yurduma tek düşman ayak basmasın!

Âmin! Desin hep birden yiğitler,

“Allâhu ekber!” gökten şehidler.

Âmin! Âmin! Allâhu Ekber!

Türk eriyiz, silsilemiz kahraman...

Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman.

Putları Allah tanıyanlar, aman,

Mescidimin boynuna çan asmasın.

Âmin! desin hep birden yiğitler,

“Allâhu ekber!” gökten şehidler.

Âmin! Âmin! Allâhu Ekber!

Millet için etti mi ordum sefer,

Kükremiş aslan kesilir her nefer.

Döktüğü kandan göğe vursun zafer,

Toprağa bir damlası boş akmasın.

Âmin! desin hep birden yiğitler,

“Allâhu ekber!” gökten şehidler.

Âmin! Âmin! Allâhu Ekber!

Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin?

Dinle minâremde öten gür sesin!

Gel, bana yâr ol ki cihan titresin,

Kimse dönüp süngüme yan bakmasın.

Âmin! desin hep birden yiğitler,

“Allâhu ekber!” gökten şehidler.

Âmin! Âmin! Allâhu Ekber!