Hatır, helâl, kanûnî ve meşrû bir şey talep etmek için, vardı ve değerliydi. Her türlü görevlendirmede ister resmî ister özel hatır değerli bir referans ve kaynaktı. Hatırı olan kişi adeta gerek işe, gerek kişilere kefil olurdu. Hem de iki taraflı. İnsanlar o hatır için karşılıklı çok dikkatli davranırdı.
O hatır sanki tılsımdı. Kimse bozmazdı.
Bir de HATIRLI KİŞİLER vardı. CEMİYET İNSANLARI… Onlar bazen hâkim de olurlardı, savcı da. Dargın barıştırırlardı, aracılık ederlerdi. Özellikle kamuya karşı insanlara kefil olurlardı.
Hani Peygamberimiz SAV için Cahiliye Dönemi’nde dâhi MUHAMMED-ÜL EMİN derlermiş. İşte tıpkı Rehberimiz SAV. gibi.
Bize ne öğretildi peki?
“O SAV. hiç yalan söylemezdi, doğru sözlüydü.” Bu nedenle EMİN dediler.
Sadece bu mu?
Hayır!..
Rehberimiz SAV 19-20 yaşlarındayken HİLFÜ’l-FUDÛL diye bir teşkilât kuran insandır.
Erdemliler Topluluğu veya Hilfü'l-Fudûl, 589 yılında Araplar arasında süregelen anarşi ortamında güvenliğin sağlanması, zayıfların korunması, zulmün önlenmesi için “Toplumda sözü geçen ve iyi niyetli (HATIRLI)” kişilerin önderliğinde kurulan, gencecik yaşında Peygamberimiz SAV’nde kurucusu olduğu cemiyettir.
Erdemliler İttifakı Hilfü'l-Fudûl, sadece tarihsel bir kurum değil, aynı zamanda, farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların zulmü engellemek için uzlaşmalarının bir toplumsal zorunluluk olduğunun ifadesi olarak değerlendirilmektedir. İşte böyle bir teşkilatlanmayı genç yaşında yapan adamdır MUHAMMED-ÜL EMİN (SAV)
Bize Hilfü'l-Fudûl’ü çocukken öğretmediler. Hàlà geleneksel din eğitiminde ve siyer kitaplarında Hilfü'l-Fudûl yok…
Neden mi?
Siz de düşünün…
Şimdi HATIR ne durumda?
Bitti..
HATIR’ın bedeli vardı. Şimdi ne HATIR kaldı, ne de HATIR için sorumluluk alacak, mànen kefil olacak EMİN insanlar…
Şimdi hatırın yerini menfaat almış. Karşılıklı menfaat birliği varsa artık haram-helâl, liyàkât, ehliyet de arayan yok.
Sosyal olarak dönüşen toplumda ve yozlaşıp bozulan değerler manzûmemizde hissemiz var, hesap vereceğiz. Kimse argo tabirle sağa-sola bakıp salağa yatmasın…
Düzelir mi?
Elbette düzelir…
Bozduğumuz gibi düzeltmeliyiz.
HATIRLI İNSAN olmak, CEMİYET İNSANI olmak, Peygamberimiz SAV’in en önde sünnetlerindendir. Rabb’imizin en önemli emirlerinden olan EMİR Bİ’L-MA‘RÛF NEHİY ANİ’L-MÜNKER farz-ı aynının taaa kendisidir…
Ne mutlu hatırlı cemiyet insanı vasfını koruyan yiğit adamlara…
Ne mutlu hatır gözetenlere.
Ne mutlu Azîz, Müslüman Milletimizin yozlaşmasına karşı tek başına da olsa dik duranlara hatta bu nedenle uzaklaşılan, dışlanan bilge insanlara…
Hamdolsun ki kıyamet var, ahiret var, mizân var, hesap günü var.
Hamd olsun ki o büyük mahkemenin hâkimi de, şahidi de en güvenilir ve en adil…