Sifu Salman ATAŞ / Wing TSUN LİVE
Röportaj Fikret Yiğit
Yıllarca Avrupa’da birçok hocadan Wing Chun dersi almış bir sifu olarak ‘iyi bir eğitimci profili’ nasıl olmalı, bize tarif eder misiniz?
Bir öğretmen öğrencisine nasıl öğreteceğini bilmesi gerekir. Bir eğitimci, öğretmeyi de öğretmesi gerekir; sadece teknikleri öğretmesi yeterli değildir. İyi bir eğitimci, öğrencinin algılarının hangi düzeyde olduğunu tespit etmesi gerekir. Bunun için de öncelikle öğrencisini iyi tanımalıdır. Öğrencisinin yeteneklerini, algılama kapasitesini, görsel hafıza yeteneğini iyi bilmelidir. İnsanlar % 83 oranında görerek öğrenirler. Bu noktadan hareketle, görerek öğrenmenin “en etkili öğrenme biçimi” olduğundan hareketle, öğrencisine sabırla tekniği göstermelidir. Hatırlamak için video çekerler.
Bazı öğrencilerin ise işitsel hafızaları güçlüdür. Onlara da tekniği sözlü şekilde anlatabilirler. Yani bilginin seslerle ilgili yanını hatırlayan kişilere “işitsel beyinli” diyoruz. Bu tip öğrenciye tekniğin sebep ve sonuç ilişkisi iyi anlatılmalıdır.
Bazı öğrenciler ise yapı itibarıyla özgüven eksiklikleri olduğundan duygusal motivasyon ile öğrenmeleri kolay olur. Çevrelerini hisleriyle daha iyi öğrenenlere “dokunsal beyinli insanlar” diyoruz. Samimiyet ve içtenlik gibi insani davranışlar onların his dünyalarında önemli ölçüde yer tutar. Bu öğrenciler not tutarak daha iyi öğrenirler. Bir de kinestetik öğrenciler yani haylaz ve hiperaktif öğrenciler vardır. Onlar çoğu zaman yerinde duramaz. O gezip dolaşmak, hareket etmek ister. Daha çok, gezerek, yaparak, araştırarak öğrenir. Eğitmenleri belki de zorlayan en önemli grup bunlardır.
Aksi halde eğitmen, istediği yapılanmayı öğrencisinin üzerinde inşa edemez. Mücadele sporlarındaki eğitmenler de bir bakıma dövüş mühendisleridir.
Eğitmen öğrencisine bilgi aktarırken onun hatırlaması için teknik ile gösterdiği bağları iyi kurmalıdır. Çünkü vereceğiniz bilginin oluştuğu bağlamlar arasındaki farklılıklar hatırlama düzeyini etkiler. Bakın size önemli bir detay vereyim; öğrenme anındaki bağlam ile hatırlama arasında bağlam ne kadar benzer ise hatırlama o kadar kolay olur. Bir öğrenciye öncelikle teorik bilgiler verilir. Teorik olarak verilen bu bilgiler zihinde bir algı oluşturur. İkinci aşamada eğitimler, tekniklerin öğretilmesi şeklinde olur. Eğitmen ile öğrenci arasında bir iletişim frekansı oluşur. Tekniklerin öğretilmesiyle mental eğitim başlar. Mental eğitim de bittikten sonra tüm bilgilerin harmanlanması için bol bol sparing çalışmaları ile tüm bilgiler bir potada birleştirilir. Eğitmen bunları bilmelidir. Bazıları sadece teknik eğitim vererek kendilerinin eğitmen olduğunu zannediyorlar. Halbuki bu büyük bir yanılgıdır.
Bir öğrenci de öğrenmeyi öğrenmesi gerekir. Öğrenci bunu bilmediği için bir öğretmen, ona nasıl öğreneceği konusunda da rehber olması gerekir. Bu söylediğim genel olarak bütün eğitimlerde geçerlidir. Fakat çoğu, sadece ezberci bir mantıkta tekniği öğretiyor. O tekniğin açılımını ve püf noktalarını göstermiyor. Ben de yıllarca sadece öğrettim aynı hatalara düştüm. En azından kendi düştüğüm hatalara benden sonrakiler düşmesin diye yılların birikimlerini ortaya koyuyorum. Yıllarca hataları ve yanlışlıkları gözlemleme imkanı buldum. Bir eğitimci kendisine gelen bir öğrenciyi doğru yönlendirmeli. Emek hırsızı ve zaman israfı yapmamalı. Bu şekilde gençleri spordan soğutan kişilere maalesef şahit oluyoruz. Bir eğitmen kendisine gelen bir öğrenciyi temiz beyaz bir sayfa gibi görmeli. O sayfayada ne yazacağının şuurunda olmalı. Hatta bir makale tadında yazmalı. Bunun için de iyi bir eğitmen bilgili olmalı, tecrübeli olmalı, iyi bir usta olmalı ve her şeyden önemlisi menfaatleri uğruna sanatını heba etmemeli. Tabi ki biz de bu işi profesyonel manada yapıyoruz. Yanlış anlaşılmasın ama planlı programlı ve disiplinli bir çalışma ile ancak netice elde edilebilir. En önemlisi, öğrenci ustasını kabul etmeli, usta öğrenciyi kabul etmeli. Biri ne kadar usta olsa da yeni bir sanat öğreneceği zaman ustalığını unutmalı, öğrenci olarak ustasının ne vermek istediğine odaklanmalı. Öğrendikten sonra da öğrendiği sanata kendi becerilerini ekleyerek bilgi ve becerilerini ortaya koymalı. Gerçek ustalar şöyle yaparlar: Egolarını yener ve yeniliğe açık olma cesaretini gösterirler.
Bu bilgileri verdikten sonra “avantajlı mesafe” ne demek, dövüşte mesafeleri açıklar mısınız?
Avantajlı mesafe demek bir sporcunun vuruş yapabileceği en uygun mesafede durması demektir. Bu aşamalar, rakibin ilk saldırdığı an ile mücadelenin bittiği yere kadar olan mesafelerde aşama aşama değerlendirilmektedir.
Esasında burada biz aklımızı kullanmasını öğreniyoruz. Birincisi uzun mesafe olan bacak mesafesi, ikincisi yumruk mesafesi olan kol mesafesi, üçüncüsü yakın mesafe olan dirsek mesafesi, dördüncü mesafe olan tutma atma mesafesi, beşinci olan yere düştüğünüz zaman yer mücadelesidir.
Burada beşinci mesafede aslında tekrar birden dördüncü mesafedeki prensipler kullanılır. Yerde de aynıdır, yani tekme, yumruk, diz, dirsek, bükme yapılır.
1) Tekme mesafesi: (Muai Tai, Kick Boks v.s. kullanır) Rakibinize en uzak olduğunuz ve ilk temas ettiğiniz mesafedir. Burada rakibinizin tekme ile yapmış olduğu saldırılar olmakla beraber sizin rakibinizi durdurabileceğiniz ve karşılık verebileceğiniz tekmeli kombinasyonlar yer almaktadır. Birinci mesafede çok iyi olan bir dövüşcüye karşı ikinci mesafe ilave ederek senin avantajlı duruma geçmen gerekiyor.
2) Yumruk mesafesi: (Boksörler, Kick Boks, Muai-Tai v.s. kullanır) Tekme mesafesini geçen rakip artık yumruk mesafesindedir. Burada yumruk kombinasyonları savunma teknikleri ile rakibinizi etkisiz hale getirirsiniz. İkinci mesafe olan yumruk mesafesini çok çalışmış ise boksörler gibi senin de yakın mesafe bilerek avantaj sağlaman gerekiyor. Diz dirsek ile onu ancak alt edebilirsin.
3) Dirsek ve Diz mesafesi: ( Muai-Tai v.s.) İkinci bölümde başarısız olan rakip size biraz daha yaklaşmış ve yumruğun çok da etkili olamayacağı sadece diz ve dirseklerin kullanılabileceği bölüme gelmiştir.
4) Sarılma, atma ve tutma mesafesi: (Judo, Aikido, Jiu-jitsu v.s kullanır)
Rakibiniz ile tüm bedeniniz tam temas halindedir. Burada yapabileceğiniz rakibinizi düşürme tekniklerini kullanmaktır.
5) Son olarak yerde mücadele: (Güreş, BJJ v.s. kullanılır) Bu son aşamada rakiple beraber yerdesinizdir. Dövüşte hiç arzu edilmeyen şey yere düşmektir. Çünkü yere düşünce ne olacağı belli olmaz. Dışarıda tatami, minder yoktur, nereye düşeceğin belli olmaz. Biz BJJ yapmıyoruz veya güreş yapmıyoruz ama yere düşünce de tekrar birinci mesafeden dövüşe başlıyoruz.
Böylece tüm mesafeleri çalışarak daha donanımlı olabilirsin. Sadece yer mesafesini çalışan bir kişinin diğer mesafeleri çalışan bir kişinin karşısında şansı daha az olmuş oluyor... İyi bir dövüşçünün tüm mesafeleri bilmesi gerekiyor.
İyi bir dövüşçü beş mesafeyi düşünerek çalışmalıdır. Her mesafeyi yıllarca çalışanlar var. Sen beş kişilik bir çalışma yapman gerekiyor. Sen yıllarca ve sadece uzaktan tekme atarsan kol mesafesi iyi olan biri senin içine girdi mi sen başarısız olursun. Mesela bir boksör on yıl yumruk çalışıyor, senin de iyi yumruk çalışması yapman gerekiyor. Karşına rakip gelince ben wing chun yapıyorum diye zincir yumrukla üzerine saf saf gidersen kaybedersin. Hiçbir dövüş chiu sau ile kazanılmaz. Wing chunda yapılan yapışık kollar Chiu sau his ve antrenman metodudur, dövüş tekniği değildir. Yakın temas oluştuğu zaman atma tutma sarılma yapan bir dövüşçüye karşı mesafeyi tutmak amaçlıdır.
Çünkü rakiple aranda bir boyut oluşuyor, bir derinlik oluşuyor. Kol mesafesiyle bu derinliği kontrol altında tutma antrenmanları ile başka mesafede kullanırsan iyi bir dövüşcü gelir seni yener. Uygun olmayan bir mesafeyi kullandığın için başarısız olursun. Yakın kol temasları şaşırmak ve ikinci bir tekniğe zaman hazırlamak için kullanılır.
Rakip ile bir derinlik oluştu mu o zaman teknik yapamazsın, zemin olmaz. Uygun zemin oluşması için önce hazırlık yapılmalıdır ki esas yapacağın tekniği uygulayabilesin. Bu söylediğim yeteneği kazanmak için vücudun eğitimi gerekiyor.
Teknik tamamlandıktan sonra da uygulamalı ikili antrenmanlarla çalışmalara devam etmen gerekiyor.
Öğrenciler genellikle hemen yeni bir kuşak veya seviyeye çıkmayı arzuluyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?
Bir önceki teknik yerine oturmayınca sonraki aşamalar hep problemli olur. Bundan dolayı da antrenmanlara devam etmek titizlik ister, sabır ister. Her bir kademede bir hareket ilave edilir. Esasında yekpare bir teknik, öğrenilmesi kolay olsun diye parçalara bölmüşler. Kabiliyetli bir öğrenci, programlarını özveri ile yaparsa o öğrenciyi bir üst seviyeye hoca taşımalıdır. Yoksa o öğrenci belli bir süre sonra sıkılır ve bırakır gider. Hocalar ekonomik kaygılardan dolayı kesinlikle böyle yapmamalıdırlar. Emeğe yazık olur ve bir kişinin eğitim hayatı bitmiş olur. Ben neden bir kişinin spor hayatını bitireyim.
Hankando Spor Magazin Dergisi hakkında neler söylemek istersiniz, bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Hankando Dergisi’nin spor camiasına çok faydalı olacağı kanaatindeyim. Wing Chun camiası olarak yaptığımız faaliyetleri ve çalışmaları tüm sporcular ile sizin sayenizde paylaşmış olacağız. Ayrıca Şenel İlhan Hocamız gibi bilgi ve birikim derinliği olan tecrübeli bir ismin spor camiasına ve spora faydalı olacağı kanaatindeyim. Bir stil kuracak kabiliyette bir kişi ne olursa olsun benim için değerlidir. Demek ki iç enerjisi çok güçlü olmalı ki böyle bir iş yapabilsin.
Kendisi ile tanışmayı arzu ederim doğrusu. Şunu da belirtmeliyim ki herkes yumruk atıyor. Hankando felsefi öğretileri benim için daha önemli, hayırlı olsun diliyorum…