HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ

Başlıktaki söz, atalarımızdan bize kalmış bir ta’bir. Şimdilerde buna terim diyorlar. Bir şeyi ifade eden söz mânâsına kullanılıyor. Daha önceki bir makalemizde üzerinde durmuş ve bu toplumun değerlerini bozup nesillerini geçmişinden koparmak isteyenlerin sinsice oynadığı bir oyundan bahsetmiştik. Milletin diliyle oynamak! Bu oyunu oynadılar ve maalesef, başarılı da oldular. Dede ile torunun anlaşamadığını bir tarafa bırak, ana-baba ile oğul ve kızlar anlaşamıyor artık. Eskiden beri yerleşmiş ve binlerce eserin yazıldığı kitabların dili atılıyor, yerine yeni kelimeler (kelimeyi bile beğenmeyip kullanmıyor, tümce diyorlar) uyduruyorlar.

Şimdi aslında işlemek istediğimiz konu terör, ya’nî tedhiş-anarşi.

Türkiyemiz son 10-15 senedir biraz kendine geldi, hem değerlerine sahip çıkma, hem de iktisadî ve teknolojik yönden gelişti, ilerledi ya, düşmanlar hemen harekete geçti. İlk iş olarak içimizdeki beslemelerini harekete geçirip, gezi olaylarını organize ettiler. Olmadı 17-25 aralık darbe teşebbüslerine kalkıştılar. Onlar da tutmadı, PKK-DHKP eylemlerini sahneye sürdüler. İç olaylarla işi başaramayınca Sûriye hâdiseleri ile sıkıştırmaya başladılar.

Ambargolarla köşeye sıkıştırdıkları İran’a en zayıf anında Türkiye her şeyi göze alıp destek vermişti. İran ise köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Türkiye’ye karşı Müslümanlara asırlardan beri zulüm eden Moskof’la bir olup, Sûriye’de karşımıza dikildi. Dünya sahnesinde bir-birine düşman rolü oynayan Amerika ve Rusya anlaştı, Sûriye’de mazlumlara beraber bombardıman yapıyorlar.

Gûyâ Amerika stratejik ortağımız!  PKK’nın Sûriye kolu PYD ile işbirliği içerisinde Türkmenleri kırıp göçe zorluyorlar. “Gavurdan dost, domuz derisinden post olmaz”mış. Bu gerçekleri unutmuştuk, bu olaylar bize, bu hakîkatleri yeniden öğretti. İnsan kelimesinin asıl manasında unutma anlamı da var. Biz biraz rahatlayalım, derhal yine unuturuz ya.

Allah c.c. Kur’an-ı Kerîm’de isrâil oğullarının ahidlerini defalarca bozmalarını, tekrar-tekrar anlatırken sadece hikâye olsun diye anlatmıyor herhalde. Şâir  “Târihi tekerrürden ibaret diyorlar, ibret alınsaydı eğer, hiç tekerrür mü ederdi” diyor ya, çok haklıymış meğer.

Meclisin içinde yer alan partilerden CHP ve HDP bütün bu anarşi olaylarını gerçekleştiren dış-iç düşmanlar belli iken, karşı tavır ortaya koymayıp, âdetâ destek verir gibi davranmalarına ne demeli. Yazık, yazık. Hem de çoook yazık. Kimlerin kimlerle işbirliği içerisinde olduğu noktasında millete yol gösteriyorlar gibi geliyor bana. Millet olarak, Devletin böyle zor günlerinde, her türlü hesabın ötesinde, birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekirken, basit hesaplarla muhalefet yapacağız derken, hakka muhalefet eder gibi davranmak, bunlara ne kazandıracak? Ziyandan başka? Bu HDP’liler sıtlarını dayadıkları dış güçlere bu kadar güvenmesinler. Onlar en ihtiyaç duydukları sırada yalnız bırakıverirler, bunu unutmasınlar.

Ankara’daki saldırı, Diyarbakır’daki tuzak ve diğer yerlerdeki saldırılar, Milletin canına kasteden saldırılardır. Şiddetle kınıyor, ve milletin bir ferdi olarak üzerimize düşeni yapmaktan geri durmayacağımızı belirtmek istiyorum. Kuru-kuru bir kınama yetmez.

Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler. Selam ve duâlar.