Herkesin bildiği bir gerçek, sancısız doğum olmaz. Sancıyı hissettirmeyecek her türlü tedbir, doğumun tabii olmasına mâni ve zararlıdır. Sünnetullahı tağyîr etmeye (değiştirmeye) yönelik her türlü teşebbüs ve beklenti yanlıştır, zararlıdır ve başarıdan uzaktır.
Şimdi memleketimizle ilgili, her türlü keyfe keder veren hâdise ve gelişmeler, bir çoklarımızı üzüyor. Tamam, üzülelim ama asla ümitsizliğe düşmeyeleim. Bütün bunlar, büyük Türkiyenin DOĞUM SANCILARIDIR.
Amerika, Avrupa ve bazı düşmanlar elbirliği ile, Türkiye'de darbe yapmak (şimdiye kadar alıştığı ve olduğu gibi) istemiş, bunu yaparken, 27 Mayıs 1960 da İsmet İnönü'yü kullandığı gibi, bu sefer FETÖ'yü kullanmak istemiş. Eğer 15 temmuz 2016 da muvaffak olsaymış, Türkiye'yi, iç savaş çıkartıp Suriye sınırından PKK/PYD destekli işgal edecekmiş, şimdi ise Kuzey Irak ve Suriyede bir Kürt devleti kuracakmış v.s – v. saire. ...
Onların niyetleri böyle olabilir, ama kısmetleri nedir? Allah c.c. Bilir. İnsanlar bir çok şeye niyet ederler ama, kısmetleri ne ise ona kavuşabilirler. “Kısmette ne varsa kaşıkta o çıkar” demişler.
Tabii ki, İngiltere'nin, Almanya ve Fransa'nın da Türkiye üzerinde bir çok emelleri var. Bunların bir çoklarını kısmetleri ve çalışmaları ölçüsünde elde etmiş de olabilirler. TC'nin başına getirdikleri idareciler ve Bürokraside konuşlandırdıkları köle ruhlu uşakları sayesinde bu güne kadar hükmettiler. Ama bu devran hep böyle gidecek değil ya! Artık tokat yiye, yiye sersemlettik zannettikleri, Türkiye'de yaşayan milletimiz, uyanmıştır. Bunu bir yıl önce 15 temmuz darbe teşebbüsünde ispatlamıştır. 40 yıldır hazırlandıkları darbeyi, ellerine yüzlerine bulaştırmışlar ve Milletten karşı darbe yemişlerdir. Artık şuurlanan Millet, Gözünü kıpmadan tankların ve silahların üzerine yürümüş ve 249 şehit ve binlerce gazi ile, bütün dünyanın şaşkınlıkla izlediği bir destan yazmışlardır.
“Su uyur, düşman uyumaz” demiş atalarımız. Atalarının sözünü dinlemeyen, sonradan ne kadar da dizini dövse, fayda vermez. Millet olarak uyanık olacak ve daha çetin darbelere, daha şiddetli darbe vurmaya hazır olacağız. Bu sû-i niyet sahibiblerini küçümsemeyecek, ama bunların hakkından gelebilme güvenini de hiç yitirmeyeceğiz.
Bunlar “köpeksiz köy zannedip, değneksiz gezerken”, karşılarında, inanç ve güveni tam ARSLANLARI bulacaklar.
Varsın Avrupa ve Amerika, besledikleri tilkiler, kuyruklarını bacaklarının arasına kıstırmış kendilerine kacıp gelmişken, onları inlerinde beslesinler. Kendi ülkesine ihanet etmiş bu insanlardan ne bekliyorlarsa? Huylu huyundan vaz geçer mi? Onlar, onlara da büyük bir kazık atacaktır. Yaşayanlar bunların, onlara da ihanetine şahid olacaktır.
Fânî dünyanın azıcık menfeatına memleketini satanlara yazıklar olsun. Bu ihanete maşa olan Fetönün arkasından hâlâ gidenlere de, yuhhh ve yazıklar olsun.
Görelim mevlâ neyler, neylerse güzel eyler. Zannetme ki, gayreyler, neylerse güzel eyler.
Gönüller dolusu SELAM, yer-gökler dolusu SEVGİ ve DUAALARIMLA....
Ali YÜKSEL