Geçmişe baktığımızda, en basitinden 2 bin sene evvelki Timuçin’in Çin Seddi’ne girişi, sonra Cengiz Han oluşu...

YILMAZ BAYGÜL

İlk olarak hangi sporla başladınız?
İlk önce boks, sonra karate, daha sonra kick boks, muay thai ve Hun boksuyla devam ediyoruz.
Kaç yıldan beri sporla uğraşıyorsunuz?
1977 yılından beri sporla iç içeyim. Çok gerilere gideceğiz galiba... Şu an nasıl yaşıyorum biliyor musunuz size anlatırken; kaseti geri sardım, çocukluğuma döndüm. İnsan duygulanıyor. 
Henüz ilkokula olduğum yıllarda bir tane antrenörüm vardı; eskilerden ismi Fikret Sayın Hocamız boksördü. Altınay’ı bilirsiniz, Altınay Spor Kulübü’nde çalışmalarını yaparlardı. Tabii, yaz tatillerinde ayrıyeten ben başka işler de yapıyordum. Burada babam beni götürürdü bir tornacının yanına koydu. Hem boks çalışıyorum, hem yaz tatilinde bu şekilde çıraklık yapıyorum. Çıraklık zamanlarında, tornacının yanında çalışırken, benim tornacı ustam da Mehmet Duman, ashihara karate ve kyokushin karate çalışıyor o tarihte. Baktı bende bir şeyler var; “Evlat” dedi, “Gel, seni karatede de çalıştıralım dedi; bende neden olmasın diyerek başladım. O tarihlerde hem çalışıyoruz işyerinde, spor yapıyorum. 
Akın Semiz hocanın yanına gidip, kick boks dersi almaya başlıyoruz. Akın Semiz hocanın yanında çalışırken, Hermann Serfi isminde bir antrenör vardı; o benim eskivlerimi, yumruklarımı, boksumu beğendiği için, dedi ki, “Biz bunu Muay Boran olarak çalıştıralım.” Dediler ve aldılar beni, çalıştırdılar. Hamburg’a gittik, Almanya’ya; ilk şampiyonaya gidişim. Tabii, bende öyle bir azim var ki... Hamburg’da gerçekten de güzel bir mücadele ettim. Muay Thai, Siyam dövüşüydü o... Büyük bir başarı elde ettim o organizasyonda, dünya şampiyonluğunu aldım. Ve Türkiye’ye geldiğimde Muay Boran’ı yaymaya başladım. Muay boran Türkiye’de yoktu. Eğitimimi iyice geliştirme imkanım oldu. Tabii burada bir çok hocadan ders almam neticesini verdi.
Muay Boran nedir bize anlatır mısınız?
Muay boran başlangıçta kendini savunma amacıyla geliştirildi ve ayrıca Tayland askeri makamlarına savaşta kullanılması için öğretti. Ardından sanatın üsleri arasındaki maçlar başladı. Bunlar kısa süre içinde Tayland kültürünün ayrılmaz bir parçası haline geldi, dövüşler Tayland’ın değişik bölgelerindeki festivallerde ve savaşçılarda stillerini birbirlerine karşı test etti. Dövüşçüler ellerini ve kollarını yumruklarını yaralamalara karşı korumakla kalmayan kenevir ipinde sarmaya başladı ancak grevlerini bir rakibi kesme olasılığı da arttı. Muay boran savaşçılarına çok saygı duyuldu ve en iyileri Kralın kraliyet muhafızlarına dahil edildi.
Muay Thai iki sistemde dövüşülüyor; muay boran ve siyam... Yani iki tane muay thai var. Burma boksu dediğimiz muay boran ve siyam dedikleri, halkının mücadele sanatı. Tabii, dünyada en çok duyulan siyam olduğu için, o sistemi dövüştürüyorlar muay thai’da.
Hun Boksu nasıl çıktı?
Evet. Biz şunu bilmiyorduk: O zamanlar hep böyle macera peşinde, işte şampiyonluk, işte biziz, tekiz diyerek... Dövüş sanatının, mücadele sanatının nereden geldiğini kökenini merak etmeye başladık. Alpagu, Coşkun Durmuş üstadımız sayesinde önemli bilgilere ulaştık. Biliyorsunuz, o hem Dünya Alpagu Federasyonu Başkanı bizzat kendisi birçok kitapları, müzeleri, askeriye müzelerini araştırarak, bizim dövüş sanatımızın kökenine girdik. Bir de baktık ki, kökeni Hun İmparatorluğu. Hun İmparatoru Teoman zamanından başlıyor. Tabii, o tarihlerde kıtalar yok, Türkler de göçebe. Hep göçebe olduklarından dolayı, ne yapıyorlar bunlar; yaşam tarzı olarak dövüş sanatını çıkartıyorlar, savaşıyorlar. Hayvanlarla olsun, insanlarla olsun; yani canlılarla savaşıyorlar ve bunlarla savaşırken kendilerini geliştiriyorlar. Geçmişe baktığımızda, en basitinden 2 bin sene evvelki Timuçin’in Çin Seddi’ne girişi, sonra Cengiz Han oluşu... Ve Timuçin’in yapmış olduğu sadece kemankeşlik veya yatağan değil, çıplak elle mücadele sanatı da var. Biz sadece Türk olarak güreşi seçmişiz. Hayır, güreşmek zaten dövüşmenin bir parçası sadece. Aslında yumruk da var, tekme de var. Ama biz bunu spor aktivitesi olarak Dünya Federasyonuna göre tutuşları uygulamışız. Esasında öz sporumuz olan kuraşı unutmuşuz. Biz de Hun boksu olarak şöyle düşündük: Dedik ki, Çin boksu var, wushu sanda var, muay thai var; bizim Hunlulardan gelme kökenimiz olduğuna göre ve Hun askerlerimizin yapmış olduğu savaş sanatınına atfen bizde İsmini modern çağa göre uyarlayarak Hun boksu dedik.
Peki insanalar tepkisi nasıl?
Şöyle söyleyeyim. Kimse yeni oyuncuların sektöre girmesini tabii ki istemez herkes bi köşe başını tutmuş. Fakat şöyle bir durumda var en basitinden kick boksun doğuşuna bir bakalım. Nasıl doğmuş, nasıl ortaya çıkmış? Ful kontak olarak Amerika’da çalışma yapıyorlar, birkaç üstad -isim vermeyeyim- bunları şekillendirip, İngilizce olarak boks kick diyorlar. Tabii, üniversiteye sunuyorlar, tezlerini hazırlıyorlar ve daha sonra üniversiteden tez sonucu olarak diyorlar ki, “Bunun ismini kick boks koyun.” Ama nereden geldi? Yeni bir sistem olan ve geçmişi daha yeni olan bir sistemi neden yadırgamıyorlar, soruyorum size. Bizim ustalarımız bu işte geri kaldı. Devlette bu sektörün dünyada ne kadar önemli olduğunu maalesef algılayamadı hâla.. Şimdi her devlet kendi yerli sistemlerini yapıyor ve dünyaya ihraç ediyor. Sanki Rusların kurduğu Sanbo çok farklı bir sistem mi ki dünya kabul etti kimse yargılamadı. Bizde de bu işler devlet eliyle olmalı. Birkaç tane sistemin çıkması gerekiyor. Gerçekten bizim milletimiz bu konuya meraklı. Gidin Çin’e yüzlerce sistem var. Bizdeki bazı yobaz kafalar efendim karate var, Tekvando var ne gerek var yeni sistemlere diyorlar. Fransızların Savatesine de gerek yok o zaman. Birde şunu söyleyeyim tüm sistemler birbirine benzer. Hepsi neticede el ve ayakla yapılıyor. Artık bu işe üniversitelerin el atması gerekiyor.
Peki hocam, şimdi Hun boksuyla alakalı ne durumdayız, o konudan kısaca bahseder misiniz?
Birçok ülkede temsilcimiz var. En son ABD de Sinama sanatçısı Don WILSON ile İstanbul’a geldiğinde birlikte sportif faaiyetlerde bulundumuştuk dostluğumuz devam ediyor. Hun boks federasyonu, Amerika Birleşik Devletleri temsilcisi olarak temsilci Don WILSON teklif ettik. Kendisi kabu ettiler hayırlı olsun. Birçok ülkeden teklifler geliyor çalışmalarımıza devam ediyoruz. Spor Adamı Halis Avşar gibi birçok üstatlarla birlikte çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Ayrıca Azarbaycan, Özbekistan, Almanya, Fransa, Urayna, İran, Kırgızistan, Afganistan, Fas, Kıbrıs, Bosna Hersek, Irak, Pakistan, Kazakistan, Bulgaristan gibi ülkelerde temsilciliklerimiz var.
Hankando Savunma ve Mücadele Sanatı hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Hankando taktikal ağırlıklı bir sistem olarak etkili bir sistem olarak görüyorum. Kurucusu olan Grand Master Şenel İlhan hikmet ve gönül sahibi bir kişi olarak bu sanatı kurması ayrıca bizim içinde çok önemli. Biz Hankondo’yu kardeş kuruluş olarak görmekteyiz. Milli ve yerli bir hocanın kurmuş olmasından dolayıda tabii ki destekleyeceğiz.