Mecit Koç Milli Antrenör
Yüzyıl Akademi Spor Kulübü olarak Antrenörlük hayatınızda ne tür faaliyetlerde bulundunuz?
2011 yılında Ankara‘da 88 ülkenin katıldığı dünya şampiyonası yapıldı. Bu şampiyonada milli takım antrenörlüğüne seçildim. Bu dönemden sonra hem Federasyonla hem de Bakanlıkla daha yoğun ve aktif çalışmaları gerçekleştirdik.
Bu görev sürekli hareketli ve aktif olmayı gerektiriyor. Bu zamana kadar da milli takım antrenörü olarak Dünya, Avrupa, ve Balkan şampiyonalarına katıldım. Tabii öncesinde sporcuları kampta maça hazırlamak ile geçti diyebilirim. Aynı zamanda bu sporun İstanbul il Hakem Kurulu Başkanlığını da yapıyorum. İstanbul’da yapılan bütün faaliyetleri organize ediyorum.
2018 yılında Fas‘ta yapılan Akdeniz Şampiyonası ile Moskova’da yapılan Avrupa Şampiyonasına katıldım. Sizin anlayacağınız yoğun bir faaliyet programımız var. Önce sporcuları yetiştirme sonrada federasyonun bize verdiği görevleri sürdürmek için gayret ediyoruz.
Büyük bir fedekarlık yapıyorsunuz. Wushu Kung-fu’yu bize anlatırmısınız? Wushu nasıl bir spordur?
Yaptığımız sporun adı tam olarak, Wushu Kung Fu... Bütün dünyada Kung-fu’nun tüm stillerinin bir araya getirilerek yarışmalara uygun bir hale getirilmesi ile Wushu adı altlında yapılan bir spordur. Bu sporun Türkiye’de Federasyon kurulmadan önceki ismi Kung Fu’ydu, ancak 1999 yallında Federasyon kurulduktan sonra Wushu Kung Fu adını aldı.
Herkes bu sporu yapabilir mi? Veya kimler iyi sporcu olur?
Herkes bu sporu en azımdan amatörce yapabilir ama profesyonelce yapmak için birtakım özellikler gerekir. İyi bir sporcu için fiziki anatomisinin uygun olması Iazım. Buraya spor yapmak için gelenleri bir iki seans gözlemleyerek profesyonel olup olamayacağını biz kendilerine sölüyoruz.
Savunma sporlarının belli bir felsefesi, ahlak anlayışı veya mistik bir boyutu var mı?
Spor salonumuzun girişinde de yazdığı gibi “Spor; inanç, itaat, sabır, disiplin ve ahlaktır.” Sporda başarının formülü de budur. İyi bir sporcu, aynı zamanda ahlaklı bir kişidir veya öyle olmak zorundadır. Pek çok meslekte olduğu gibi başarının yolu; inanmaktan, sabırlı olmaktan, disiplini elden bırakmamaktan ve her zaman için ahlaki kurallara riayet etmekten geçer.
Çinliler bu sporu tedavi amacı ile yapmaktadırlar. Wushu’nun Tai-Chi stilini Çinliler her sabah dinlenmek, huzur bulmak ve sağlık amacıyIa yaparlar. Biz nasıl sabah namazını kıldıktan sonra işimize gidiyorsak onlar da Tai-Chi’yi yaptıktan sonra işlerine giderler.
Bu spor, zihni zinde tutuyor, kişiyi rahatlatıyor, adeta tedavi ediyor. Pek çok insan bu sporları sadece bir dövüş sanatı olarak biliyor ama gerçekte bir savunma sanatıdır. Ben 30 senedir bu sporu yapıyorum ama bir gün olsun kavga etmedim. Hatta bazı aileler içe kapanık, durgun, çekingen çocuklarını dışa dönük olsun, sosyalleşsin, hatta kavga etmeyi öğrensin diye gönderebiliyorlar. Evet, bazı ailelerde böyle bir beklenti var. Ancak bu beklentinin tashih edilmesi gerekir. Yani spor yapan Çocuklar elbette daha aktif olmayı, sosyalleşmeyi öğreniyor, fiziken daha dinamik oluyoIar ama burada dövüş yapmayı değil kendini savunmayı Öğretiyoruz. Bunun yanlında fiziksel ve ahlaki gelişmeyi de teşvik ediyoruz. Bu sayede çocukların özgüveni artıyor, psikolojik olarak kedilerini daha iyi hissediyorlar. Özgüven, çocukları kavgaya etmez, bilakis onların kavgadan uzaklaşmalarını sağlar. Çünkü bu kadar emek vererek öğrenilen bir spor, kişiyi asosyal davranışlardan uzaklaştırır. Şimdiki savunma bakanlıkların ismi, eskiden savaş bakanlığıydı. Savaş ismi itici gelince ve hümanizm dalgası esmeye başlayınca savunma bakanlığına dönüştürüldü. Bu sebeple savunma denildiğinde akIa kaçınılmaz olarak savaş geliyor. Burada da savunma sporları denince akla ister istemez kavga, dövüş gelebiliyor. Evet çağrışımları var ama işin derinliğine tarihine, felsefesine inince hiçte öğle olmadığı müşahade ediyoruz.
Tabi işin gerçekten savunma anlamında bir boyutu da var elbette... Lakin sadece bu boyuta indirgemek büyük haksızlık olarak görüyorum.Bir çok ebeveyn çocuklarındaki: gerek okul hayatlarında gerekse aile içi olumlu gelişmeleri üzerine bizi arayarak teşekkür ettiklerine ben şahidim. Çünkü içe kapanık çekingen çocuklarının kişiliklerinin geliştiğini, daha sosyal ve özgüvenli olduklarını gördüler..
Savuma sporları genellikle Japaonya ve Çinin milli sporu olarak bilinir diğer ülkelerin bu spordaki payı veya yeri nedir.?
Evet Wushu Kung Fu’nun kaynağı Çindir. Dolayısıyla Çin’in milli sporları arasında yer alır. Bu sporun yaklaşık Beşbin yıllık k bir geçmisi var. Ancak bugün dünyanın hemen hemen her ülkesinde yapılmaktadır. Az Önce bahsettiğim gibi Türkiye’de yapılan şampiyonaya 88 ülkeden katılım oldu
Atletizm veya futbol gibi uluslara arası yarışmalar da genelde beklenenin altlında skorlar allıyoruz. Savunma sporlarındaki durumumuz nedir?
Savunma sporlarında dünyada ilk 10’un içerisinde olduğumuzu söyleyebilirim. Wushu Kung-Fu’da dünya klasmanında genelde birinci Çin, ikinci İran, üçüncü Rusya. Bu üçlü sıralamayı kimseye kaptırmaz.
Çini anlarım ama İran ve Rusyanın bu kadar önde olmasının anlamı nedir?
Çinlileri sadece İranlılar yenebiliyor. Wushu’da neredeyse Çinlileririn tek rakibi İran. Son zamanlarda Amerikalılar atağa kalktı. Cin‘den sporcular ve antrenörler transfer ederek bu spor dalında kayde değer ilerlemeler kaydetti. Amerika adına yarışmaya katılanların çin kökenli olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye’de spora yeterince önem veriliyor mu? Spor Bakanlığı’nın veya Federasyon’un desteği ne düzeyde?
Bakanlık sosyal tesisler anlamında büyük çalışmalar yaptı. Ha keza belediyeler bu konu üzerinde çalışıyorlar. Semtlerdeki spor salonlarına yeterince destek verildiğini söyleyemem. Bir de şöyle bir sorun var sosyal tesisler tabii ki önemli ama biz o tesislerden yeteri derecede istifade edemeyince ne anlamı var. Diğer bir konu üzerinde durmak istiyorum. Malesef mücadele sanatları her zaman ikinci sınıf muamelesi görmekte. Futbola yapılan yatırımlar statlar ve tesislerin yanında bizim yaptığımız mücadele iğne ile kuyu kazmak gibi. Birde spor bakanlığı olimpik sporcu diye bir kavramı var buda son derece yanlış bir politika. Şöyle Wushu muay thai gibi bazı spor branşları olimpik olmadığı için gerekli destek verilmiyor. Bu durum acilen düzeltilmeli.
Çeşitli yetkililerin zaman zaman açıklama yaptığım duyarla, “Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtarmamla, spor gibi olumlu alışkanlıklara teşvik etmemiz gerekir” diye. Ancak iş uygulamaya geldiğinde somut adımları yeterince göremiyoruz.
Mesela somut olarak neler bekliyorsunuz?
Örneğin Bağcılar’da İstanbul şampiyonası düzenlenecek. Bu şampiyonaya bir sağlık ekibi tahsis edilebilmesi için bin dereden su getirmek gerekiyor. Birkaç bin kişinin katılacağı devasa bir organizasyona bir ambulans, iki sağlık görevlisi ayarlamakta bile zorlanıyoruz…
Peki, resmi kurumların bu tur spor salonlularına yönelik bir desteği var mı?
Uzun yollardır spor camiasının içerisindeyim bizzat müşahede ettiğim şudur; Başarılı sporcular bu tür spor kulüplerinin salonlarından çıkıyor. Yani bu salonlar, bir nevi milli takım kadrolarının alt yapısıdır. Belediyelerin veya Gençlik ve Spor il müdürlerinin salonları da var ancak özel sektere ait salonlardan daha verimli sonuçlar elde ediliyor. Çünkü buralarda özel ilgi var, dostane yakınlıklar kuruluyor; “salla başını al maaşını“ anlayışı buralarda yok. Türkiye sporda dünya liginde daha üst sıralara çıkmak istiyorsa fazlaca önemsenmeyen spor kulübü olan salonlarla kamu kurumlanın daha yakın bir iş birliği içerisinde olması gerekir. Sektör bugün kendi haline bırakılmış durumda. Hatta is, “gölge etme, başka ihsan istemez” noktasına geldi. Yardım etmemenin ötesinde ayak bağıda olabiliyorlar.
Son olarak, sporcu olmak isteyen veya bu alanda yetenekli olduğunu düşünen anne-babalara ne tavsiye edersiniz?
Ailelerin çocuklarını bir spor dalına yönlendirmelerini acizane tavsiye ediyorum. Bu dalın Wushu olması gerekmiyor; yüzme, basketbol, atletizm, hepsi olabilir. Herhangi bir sporla sürekli iştigal etmek, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimine katkı sağlayacaktır. Bugün boşluğa düşen gençlerin ne tür kötü alışkanlıklar edindiklerini hepimiz biliyoruz. Sporla meşgul olmak, bu tür kötü alışkanlıklar edinmelerini de önleyecektir. Cep telefonu, atari, sosyal medya çıktıktan sonra asosyallik artmaya başladı. Spor ile ilgilenmek, sosyalleşmeyi de sağlayacaktır.
Mecit Hocam, yaptığınız açıklamalar için teşekkür ediyorum.
Ben teşekkür ederim.