Genel

Seçmen ne mesaj verdi

“Seçmen ne mesaj verdi” diye sorulan soruya verilen cevaplara baktınız  mı? Pazartesi gününden bu yana her kesimden yazar, araştırmacı, kamuoyu yapıcıları ne söylemiş diye baktık.

AK PARTİ SEÇMENİNİ SANDIĞA  TAŞIYAMADI, CHP  VE DEM BAŞARDI. MİLLİYETÇİ  SEÇMEN, “SARI KART” GÖSTERDİ

Sonuçta şöyle  tespitler gördük:

-Ak Parti seçmeninin özellikle de “emeklilerin” önemli bir kısmı seçimi boykot etti.

-Son 50 yılda, seçim sonuçlarına kendini “milliyetçi” olarak tanımlayan seçmen grubu etki ediyor.  Blok olarak partilerin oyları belli. Ancak bu kesim bazen “milli meseleler” bazen, ekonomik meseleler nedeniyle tercihini değiştiriyor. Son enflasyonist ortam, bu kesimin tercihini Ak Parti’den çekmek olduğu görüldü.

-Seçime katılım oranı son 20 yılın en düşük düzeyiydi. Yüzde 78’de kaldı.

-Toplam seçmenin 13 milyonu sandığa gitmedi. En az 6 milyon seçmense bu seçimde belirgin bir şekilde sandığı boykot etti.

-İyi Parti’nin tabanı tamamen CHP’ye kaydı. Daha 10 ay önce yüzde 10 olan oy oranı Türkiye genelinde yüzde 3 küsura düştü. İstanbul ve Ankara’da sıfırlandı.

-DEM’in Kandil’e müzahir kanadı başarılı oldu. DEM seçmeni doğu ve güneydoğuda partisine oy verdi. Batı’da “Kent uzlaşısı” adı altında CHP ile girdiği ittifakın gereğini yaptı.

(Meral Danış Beştaş, seçimden bir gün  sonra, “İmamoğlu oyları kendisinin aldığını sanmasın. Halkımız Ak Parti’ye kaybettirmek için ona oy verdi” dedi.)

-Van’da dün yaşanan “absürtlük” yakın geleceğin nasıl şekilleneceğine dair işaretler verdi. DEM’in adayı Van’da açık ara kazandı. Ama seçilme  yeterliliği olmadığına ilişkin “hukuki” mülahaza sonrasında mazbatası verilmedi. İkinci olan Ak Parti adayına mazbatası verilmek istendi.

-Orta Anadolu’da milliyetçi seçmenin önemli bir kısmı sandığa gitmedi. Gidenlerin bir kısmı Ak Parti karşısında kazanma ihtimali en güçlü adaya oy verdi.

-CHP, milliyetçi, muhafazakar seçmenin çok olduğu yerlerde bu dokuya uygun adaylar gösterdi.

-İstanbul gibi kozmopolit kentlerde, CHP, İyi Parti ile DEM seçmenini kendi potasında eritmeyi başardı.

-Ak Parti’nin kampanyası “yetersiz”di. CHP, daha derli toplu, daha anlaşılır kampanya yürüttü.

-Ak Parti hizmetlerini ve vaatlerini seçmene anlatamadı. CHP, seçimi genel seçim havasına soktu.

-Karşıtlık üzerinden propaganda yapan CHP, Ak Parti’ye “ders vermek” isteyen seçmene ulaştı.

-DEM ve İyi Parti seçmeni CHP’ye yöneldi. Muhafazakar, dindar kesim SP, Gelecek ve Deva’yı sıfırlayıp Yeniden Refah’a yöneldi.

ERDOĞAN, AK PARTİ’Yİ  ÇÜRÜTME  İHTİMALİ OLAN VİRÜSE İŞARET ETTİ: KİBİR

Daha bir çok yorum, analiz ve tespitte bulanabiliriz.

Ama biz burada sözü Ak Parti’nin ne yapacağına, DEM’in pozisyonuna ve CHP’nin tabloyu doğru okuyup okumadığına getirmek istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Ak Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplandı. Toplantıda seçim sonuçları tartışıldı.

Erdoğan, “Kibir hastalığı” dedi.

 “Kimse layüsel değildir” dedi.

 “Vatandaşlarımızın arasına duvar örmek, en büyük  düşmanımızdır” dedi.

“Emeklilerimizin serzenişlerini il ziyaretlerimizde zaten görüyorduk. Bütçe disiplinini bozmadan, üzerimizdeki bu baskıyı hafifletmeye çalıştık ama muaffak olamadık” dedi.

Ak Parti’ye gönül verenlerin sandığa gitmemesinin hem teşkilattan hem genel merkezden  hem de adaylardan  kaynaklandığını belirtti.

“Aday belirleme sürecinin de bütün bunların tamamının da gerektiği kadar tartışılacağını anlattı. “Gereği yapılacak” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçmenin daha önce verdiği uyarıları dikkate alarak, “Bize Ömerler lazım” demişti. Yine Bestami Yazgan ağabeyimizin “Kibirle yürüyüp yolu incitme” diye devam eden şiirin okuyup “kibir abidesi” haline dönmüşlere uyarı  yapmıştı.

(Bu köşeyi takip edenler, çakarlı araçlarla milleti rahatsız eden züppeleri, kısa pantolonlu kibir abidesi sonradan görmeleri eleştirdiğimizi hatırlayacaktır. H.Ö)

Kongrelerde, üç nesli bir arada  tutarak ince ayarlarla partisini yenilemişti, Erdoğan.

En son 2023 14 Mayıs seçimlerinde Meclis’teki milletvekillerinin çoğunu değiştirmişti.

Ancak 22 yıllık Ak Parti iktidarı bir yönüyle de yeni “odaklar”, merkezler, kendine güç devşirenler oluşturdu.

Bu oluşan odaklarla ilgili Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’a sağlıklı bilginin verilip verilmediği hususu bir yana…

“Vatandaşımızla aramıza duvar örmek” diye başlayan Sayın Cumhurbaşkanımızın partisine yönelik öz eleştirisi sorunun çözümünde kilit ifadedir.

***

Erdoğan siyasetinin temelinde, görebildiğimiz kadarıyla en geniş manada “istişare” vardır. Bu istişareyi tüm toplum kesimleriyle ve kadrolarıyla yapan Erdoğan’ın Ekim’deki kongrede Ak Parti’yi kapsamlı bir  değişim içine sokacağını düşünüyoruz.

DEM’İN KAZANANI KANDİL’E MÜZAHİR KANADI, GERGİNLİĞİ TIRMANDIRIR MI?

DEM’e gelecek olursak. DEM’in Kandil’e müzahir kanadı seçimden galip çıktı. Şimdi CHP’li adayları destekleyerek batıda elde ettiği “meclis üyelikleri” üzerinden nasıl bir strateji güdecek takip edeceğiz.

Doğu ve Güneydoğu’da ise bazı yerlerde toplumu gererek “Kayyum atanması”nı temin için zorlayacağını düşünüyoruz. Çünkü, gerilim ve çatışmadan beslendiklerine inanıyoruz.

Şayet, Demirtaş, Leyla Zana gibi isimlerin temsil ettiği kanat kazanmış olsaydı, “Türkiye partisi  olma” yönünde yeni adımlar atabilirdi. Ama fırsatı şimdilik tepmiş görünüyorlar.

***

CHP’nin tabloyu doğru okuyan ismi olarak Genel Başkan Özgür Özel öne çıkıyor. Alınan oyların “emanet” olduğunun farkında. Bu emanet oyları gerçek oya çevire bilir mi göreceğiz. Burada CHP’li belediye  başkanlarının daha  önceki karneleri maalesef zayıf.

Şimdi bakalım, geçmişten onlar da  ders almışlar mı göreceğiz.

Takipteyiz.