Putin dostluğu ,düşmanlığa çeviriyor

Ankara-Moskova hattında yaşanan gerilimin bitmesi için diplomatik kanallar ve uluslararası kuruluşlar devreye girdi ama Putin dostluğu düşmanlığa dönüştüren girişimlerini sürdürüyor. 

Ankara, Moskova’yı yumuşatmak için formül üstüne formül geliştiriyor fakat Putin’in yanında Rus bürokrasisi ve diplomasisi  gerilimi sürekli artıracak söylemlerde ve eylemlerde bulunması sabır sınırlarını zorluyor. 

Rusya bu gerilim üzerinden bir taraftan Suriye’ye yerleşmeyi planlıyor, diğer taraftan da güç gösterisinde bulunarak bölgede etkinliğini artırmaya çalışıyor. 

Diplomasi ve bazı ilişkiler açık olsa da Rusya tüm ilişkileri dondurma yönünde karar üstüne karar alıyor. Putin, daha da ileri giderek Türkiye’de hükümetin ülkeyi bilerek İslamlaştırdığını ve Ankara’nın DAEŞ’le petrol ticareti yaptığını iddia etti.  

Batı’yı şüphelendirmek ve Türkiye’ye karşı cephe alınmasını sağlamak için  “Erdoğan ve hükümeti ülkesini İslamlaştırıyor” tezini ileri sürenPutin’e kimse inanmadı. Çünkü bu konuda Putin samimi olsaydı Erdoğan’la birlikte Moskova’da cami açmazdı. 

Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan için “Güven duyulan dost, kararlı ve mert bir lider. Ciddi bir devlet adamıdır” gibi övgüler sıralayan Putin’in, şimdi şahsını ve ailesini itibarsızlaştırmak için ahlak dışı suçlamalarda bulunması onun tutarsızlığını ve psikolojisinin ne derece bozuk olduğunu göstermektedir.  

En son olarak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) parlamentosu enerji komisyonu başkanı Şerko Cevdet, Rusya’yı yalanladı.  “Rusya’nın uydudan çektiği görüntüler, Kürdistan bölgesinden Türkiye’deki Ceyhan Limanı’na petrol taşıyan tankerlere aittir” dedi.

Bütün bu gelişmelerden anlıyoruz ki; Milletler camiası ve dünya kamuoyuPutin’in suçlamalarına inanmamıştır. Suçlamaların belge ya da delil olmadan yapılması Putin’e duyulan güven ve saygınlığını sarsmıştır. 

PUTİN, RUSYA’YI YALNIZLAŞTIRIYOR

NATO, ABD, Almanya, Fransa, Katar ve Suudi Arabistan Savunma Bakanlıkları, Arap Birliği ve Avrupa Birliği; Türkiye hükümetinin DAEŞ’le petrol kaçakçılığıyla ilgili bir anlaşması olduğu yönündeki iddiaları inandırıcı bilgi ve delil olmadığı için reddediyor. Aynı ülke ve kuruluşlar,Türkiye’nin Suriye sınırında güvenliğini sağlama yönündeki meşru müdafaa hakkını destekliyor. 

Ukrayna, Polonya, Baltık ülkeleri; “Eğer Rusya, Türkiye’ye tahıl ihracatı yasağı getirirse, Türkiye’ye omuz vermeye hazırız” mesajları da anlamlıdır.  

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Sawsan Chebli’nin, Putin’in iddialarının asılsız olduğunu aksine DAEŞ’in sattığı petrolü büyük orandaRus petrol tüccarları aracılığıyla Esed’in aldığını söylemesi ve bu konuda delillerin ve belgelerin bulunduğunu açıklaması; Rusya’nın destek verdiği Şam yönetiminin ve dolaylı yoldan da Rusya’nın terör örgütü DAEŞ ile ilişkilerini gündeme getirdi.  

Bunlar gerçekten çok anlamlı ve önemli mesajlardır. Nitekim Türkiye’ye verilen bu güçlü destek sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da yapılacak AGİT Bakanlar Toplantısı’ndaTürk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşerek ilk resmi temas başlamış oldu.

TÜRKİYE ÇÖZÜM İÇİN FORMÜLLER ÜRETİYOR

Ortak projeleri, devletler arası ilişkileri ve uluslararası ticaret anlaşmalarını hiçe sayan Rusya’nın Türk işadamlarına, öğrencilerine, işçi ve turistlerden oluşan Türk vatandaşlarına yönelik baskısı, tutuklama ve sınırdışı etme girişimleri devletlerarası hukuka ve diplomatik ilişkilere uymamaktadır ve insan hakları açısından da suçtur. 

Putin’in iddialarının çürütülmesi ve Türkiye’nin destek bulması büyük bir başarıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paris zirvesinde yaptığı konuşmada olduğu gibi  ABD Başkanı Obama, Fransa Devlet Başkanı Hollande ve Almanya Başbakanı Merkel başta olmak üzere dünya liderlerini bilgilendirmesi ile  Başbakan Davutoğlu’nun Brüksel’de AB ve NATOyetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmelerin yanında Türkiye’nin yürüttüğü güçlü bir diplomasisinin bu başarıda büyük rolü olmuştur.  

 İSLÂM ÜLKELERİ TÜRKİYE’NİN YANINDA

Rusya’nın sınırları ihlal ederek suç işlediği ve Suriye’de DAEŞ yerine Türkmen ve diğer muhalefet güçlerini hedef alan saldırıları karşısındaTürkiye’ye destek veren ABD, AB ve NATO’nun yanında Arap Birliği, Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere İslam dünyasından ciddi destek geldi. 

Rusya vizesiz seyahat hakkını iptal ederken AB, Türk vatandaşlarının serbest seyahat hakkını anlaşmaya bağladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyareti esnasında Katar ile Türkiyearasında 15 maddelik sözleşme imzalandı ve karşılıklı vize uygulamasına son verildi. Doğalgaz ve petrol konusunda önemli anlaşmalar imzalanarak alternatifler oluşturuldu. 

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbankulu Berdimuhamedov veAzerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Türkiye ile her alanda işbirliğine hazır olduklarını bildirdiler.  

Türkmen ve Azeri doğalgazı ile petrollerinin  Avrupa’ya aktarımında ana güzergahın Türkiye olduğunu açıkladılar.

Suudi Arabistan ve Arap Emirlikleri Rusya’nın sınırlarını kapatarak geri çevirdiği sebze ve meyve ihracatına talip olduklarını belirttiler. Böylece yeni bir pazar kapısı açılmış oldu.  

Bu destekler çok önemli olmakla birlikte Türkiye-Rusya’nın hırçınlığına karşı itidalli olmayı ve uzlaşmacı tavrını sürdürmelidir.  Desteklere ve verilen sözlere değil kendine güvenmeli. Bu destekler her an çekilebilir gerçeğinden hareketle hesaplarını ona göre yapmalıdır.