İstanbul’un belediye başkanı kendince bir sosyoloji oluşturmuş görünüyor. Bu sosyolojide, herkesim var.
Acaba öyle mi?
Dindar-muhafazakar kesim de var seküler kesim de.
Türk milliyetçisi de var, Kürt milliyetçisi de.
Acaba öyle mi?
Yoksa, İstanbul’un belediye başkanının oluşturduğu sosyoloji bir yönüyle “çıkar ilişkisi” üzerinden oy devşirme hareketi mi?
Acaba..!
Seçim boyunca CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’da hiç görmedik.
Fakat Kemal Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği kesimin İstanbul’da belediye başkanını destekleyeceği konusunda kesin bir kanaati var.
Belediye başkanının “imkanları” ile koltuğa oturan yeni genel başkan ya da eş başkan Özgür Özel ise İstanbul adaylarının tanıtım toplantısına bile katılamadı.
Ne ki, Özel’in temsil ettiği kanadın da belediye başkanının arkasında duracağı konusunda bir kanaat var.
Nuray Başaran, Global Tv’de çıktı, “Kurultay günü, İstanbul’un belediye başkanı Kılıçdaroğlu’na ‘kaybettiniz ben mi açıklayayım, siz mi’ diye söylediğinde yaka paça küfürler edilerek odandan çıkartıldı” dedi. Devam etti, “Atatürk’ün koltuğu ilk kez para ile satıldı” diye konuştu.
Ama ne hikmetse, Atatürkçü kesimin de İstanbul’un belediye bakanının arkasında olduğu kanaati var.
Ne ilginç..!
Battal İlgezdi, “CHP’den Aleviler va Kürtler tasfiye eçiliyor” diye bir cümle kurdu. O cümlesini pekiştiren cümleleri de peşine taktı. Cemevlerinde, “İkinci Kerbala’yı yaşıyoruz” dendiği kulaktan kulağa yayıldı.
Ama, o kesimin blok halinde İstanbul’un belediye başkanının arkasında hizalandığı söyleniyor.
Çok ilginç..!
İyi Parti’nin, Saadet Partisi’nin adayı var. DEM’in adayı var. YRP’nin adayı var.
Ama, muhalif seçmeninin tamamının İstanbul’un belediye başkanın arkasında durduğu kanaati yayılıyor.
Şaşırtıcı..!
DEM ile Esenyurt’ta doğrudan belediye başkanı adayı üzerinden, diğer bazı ilçelerde meclis üyelikleri üzerinden “Kent uzlaşısı” sağlanıyor.
DEM, ulusal kanallarda, “Biz bize yeteriz” reklam filmi yayınlıyor.
Ne hikmetse, o kesimin bütün seçmeni İstanbul’un belediye başkanının oy vereni olarak zihinlere kodlanıyor.
Büyük başarı..!
16 milyonu aşkın emeklimiz var. Bunların bir kısmı İstanbul’da yaşıyor. Emeklilerimizin tamamının en düşük ücret olan 10 bin lira ile geçinmek zorunda olduğu “yalanı” pekiştiriliyor.
Yetinilmiyor, tıpkı 2023 seçim sürecinde 6 milyon Z Kuşağı’nın tamamının “Protez oy” kullanacağı şablonunun benzeri, emeklilerimiz için de oluşturuluyor.
İstanbul’da yaşayanlarının tamamının “ek zam” alamadıkları gerekçesiyle, Ak Parti’ye küstüğü ve belediye başkanına oy vereceği sanrısı medya aracılığıyla yayılıyor.
Gerçek örtülüyor..!
Tüm muhalefetin oyları bir potaya konmuş görünüyor. Sayısız anket yayınlanıyor. Sayısız yorum yapılıyor. Ama ne anketlerde ne yorumlarda yorumlarda “hizmet”, “belediyecilik”, sorunların çözümü gündem olmuyor!
Büyük perdeleme..!
***
Seçim kampanyası başladığında, “Sadece İstanbul” diyerek yola çıkan Murat Kurum’un karşısında 4.5 yıldır yaptığıklarını izah bile edemeyecek durumda olan İstanbul’un belediye başkanı en iyi bildiği yöntemle rakibini mindere çekti mi acaba?
Polemik üzerinden, karşıtlık üzerinden ve elbette topyekün muhalefet bloğunu doğal seçmeni olarak gören İstanbul’un belediye başkanı, kim ne istiyorsa onu söyleyerek bildiği alana Murat Kurum'u kısmen çekti!
***
Çektiği minderde Kurum’a faul de yaptı elbette. Öncesinde çok sendeledi. O günlerde neredeyse 10 gün sadece savunmada kaldı. Ayakta kaldı. O anlarda, Ak Parti ve Cumhur İttifakı seçimi kendi lehine çevirmişti ki…
Birden, polemik ve karşıtlık üzerine geliştirdiği seçim stratejisinde atak yaptı belediye başkanı.
O atak, kabul edelim etmeyelim Ak Parti ve Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum’u biraz geriletti.
Ama unutmayın, bu geriletme, seçimi kaybedecek düzeye ulaşmadı. Hatta hiç ulaşmadı!
Önümüzdeki 4 gün çok kritik ve çok önemli bir süre. Bu sürede Murat Kurum en iyi bildiği “hizmet” odaklı stratejisine geri dönerse…
Polemik ve gerginlikten uzak durursa…
Ve bütün bilimsel veriler eşliğinde bağımsız yapılan tüm çalışmalarda ortak “tehdit” olarak görülen “deprem riski”ni önceleyen…
İstanbul’un sorunlarına çözüm önerileriyle dolu pozitif gündemini pekiştirirse…
İstanbul’da kendince kendine ait bir sosyoloji inşaa ettiğini düşünen belediye başkanı kendi kendini “imha” eder!
Sözcü tv’de Uğur Dündar’ın onca çanak sorusunda bile zaman zaman yüzü kıpkırmızı olan belediye başkanının diğer televizyon programlarını neden iptal ettiğini sanıyorsunuz?
Çünkü, ne anlatacak bir başarı hikayesi var, ne de İstanbul’a ait bir gelecek vizyonu!
Sadece polemik;
Sadece karşıtlık;
Sadece gerilim…
O gerilimden etkilenen seçmeni istismar.
Siz bakmayın, “kazanıyoruz” edalarına.
Alt başı giden seçim, çalışılmadan kazanılmaz.
Pazar gününe kadar, “Sadece İstanbul” diyenler, azimle sabırla yola devam etmeli.
Bu aşamada, havlu atanlar, sonra çok üzülür.
Demedi demeyin!