Biraz kendinizden bahseder misiniz? Hankando dövüş sanatına olan merakınız nereden geliyor?
MFY: 1992 yılında üniversite okumak için gittiğim Tokatta ilk defa Grand Master Şenel İlhan Hocamız ile tanıştım. Kendisi ile tanışınca dövüş sanatlarındaki dâhiyane hüneri ve bilgisi nedeniyle kendisinden çok etkilenmiştim. Artık ondan sonra hayatımda yeni bir devre başlamış oldu. Hocamız o tarihlerde de bize savunma sanatları ile ilgili sohbet eder, dersler verirdi.
Grand Master Şenel İlhan Hocamız o yıllarda hangi sistemi yapıyordu?
MFY: Ne kadar ismi konulmamış olsa da Grand Master Şenel İlhan Hocamız kendisi o gün de Handando yapıyordu diyebilirim. Şunu söylemeliyim ki kendisi ilk defa yetmişli yıllarda karate ve Kung-fu ile başlamış. Karatenin ve Kung-fu’nun zirvede olduğu tarihler o yıllar. Geleneksel savunma sanatlarını birçok kişi biliyor ama o zamanlar sporda bu kadar çeşitlilik yok. Hocamız o tarihlerde Hakkı Koşar Hocanın salonuna gidiyor. Çevresindeki arkadaşlarında da savunma sanatlarına bir ilgi var ve herkes ya Karate ya Kungfu ya da Tekvando çalışıyor. Kendi kabiliyetlerinden dolayı esasında müzikte bile insanların yıllarca aldığı mesafeyi kolayca kısa sürede alan ve icra edebilen bir şahsiyet. Bu nedenle bu sanatlardaki temel mantığı öğrenmek çok vaktini almıyor açıkçası. Yetmişlerin sonu ve seksenlerin başı malum Türkiye zor süreçlerden geçti o dönemlerde. Bu süreçler spor yapan birçok genci de olumsuz etkiledi. Spor yapması gereken gençler bir karmaşanın içinde buldular kendilerini. . Bunları şunun için anlatıyorum; o tarihler, bireyin kendisini savunma ihtiyacının en yüksek olduğu bir dönem. Sokaklar hareketli ve tehlikeli. Kendisi salon sporlarının gerçek bir kavgada, korku ve “panik halinde” tek başına işe yaramadığını bizzat gözlemliyor. Bundan dolayı hiçbir zaman kendisi realitede işe yaramadığını gördüğü sistemlerin taşıcı unsuru olmayı arzu etmiyor. Hayatta kalmak ve kendini güvende hissetmek fıtratın gereği. Grand Master Şenel İlhan Hocamız da o dönemi yaşamış bir kişi olarak kendisi için güvenilir bir liman olan Hankando sistemini, özel olarak, kendisi ve yakın çevresi için güvenlik amaçlı oluşturuyor.
Ayrıca Hocamızın yaşadığı mahalle Tokatta “Sulu sokak” burası ilginç bir yer kavgaların eksik olmadığı bir mahalle. Kavga derken ölümle sonuçlanan bıçaklamaların olduğu bir mahalle… Hocamız bu mahallede yaşamış ve sokağı tecrübi deliller ile bilen birisi… Bu durum Hankando anlayışının şekillendiği bir yer. Gerçek sokak dövüşünde Karatenin işe yaramadığı bizzat müşahede etmiş ve başka başka yetilerin olması gerektiği gözlemlemiş… İnsanın kendisini nasıl koruması gerektiğini bizzat yaşamış görmüş bir kişi. Bu iş salon sporları gibi değil. Salonda yere düşersen yerde tatami var, elinde eldiven var, icabında kaskın var, kaval koruyucun ve kagi var. Karşınızdaki partnerin de senin arkadaşın. Dövüş ve dövüş psikolojisi ise çok farklı… Bu şartlarda, tüm bu detayları gözlemlemiş bir kişinin kurduğu sisteme objektif gözle bakmak ve değerlendirmek gerekir. Ayrıca şunu da söyleyeyim Hocamızın babası ve amcası da dövüşten kaçmaz. İki kişi ile onlarca kişinin arasında dalacak kadar gözü kara kişiler. Bu aile gerçekten savaşmaktan korkmaz. Belki de sır buradadır… Hocamız pratikte neyin işe yaradığını neyin yaramadığı çok çok iyi bilmekte. Hankando da bu yüzden “Haklı Özgüven” sloganı ile yola çıktı.
Peki Hankando nasıl şekillendi. Bize anlatır mısınız?
MFY: Söylediğim gibi pratikte var olan bir bilgi, aile bu konuda tecrübeli ve kalıtımsal tekniklerin olduğu bir sistemi gençlerin öğrenmesi için açmış oldu. İsimlendirme sonradan gelse de Hankando’yu Hocamızın çok çok önceleri düşünmüş ve alt yapısını kurduğunu görüyoruz. Ben 1992 yılından beri yanında olduğum için bu durumun bizzat şahidiyim. Her konuşmasında Hankando sisteminden küçük küçük bilgiler bize sunardı. Bunun öncesi de var. 1980’lerde bu sistemi kendisini korumak ve ailesine öğretmek için sistemleştirmiş, sonraları da bu sistemi halka açma kararı vermiştir. Hatta birgün kendisinden işittim: “Benim yıllarca uğraştığım sistemi açmak ilk zaman bana çok zor geldi, sonra onu gençlerimizin özgüven içinde olması için açtım…” sözünü işittim.
Grand Master Şenel İlhan Hocamızın kişisel özelliklerinden ve aldığı eğitimlerden bahseder misiniz?
MFY: Öncelikle Grand Master Şenel İlhan Hocamız profesyonel manada “Free Fighting Culture” diye bilinen bir kültürden gelmektedir. İlk olarak ‘fighter culture’ deneyimlerini aileden geleneksel olarak öğrendi. Geleneksel olarak aileden gelen kalıtımsal dövüş yeteneğinin yanısıra çalışarak elde edilemeyecek bir yiğitlik ve cesarete sahiptir. Onlarca kabadayıyı hizaya soktuğu, karşısında titrettiği olayların tanıkları halen hayattadır. Yaşadığı bölgenin bunda büyük etkisi vardır. Tokat’ın belalı adamlarının yaşadığı, kavgaların eksik olmadığı meşhur Sulusokak’ta çocukluğunun geçmesi kaderin bir cilvesidir. Böyle bir ortamda ahlaklı, adaletli ve merhametli olan bir kişinin yaşamasının ne denli zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Grandmaster Şenel İlhan Hocamızın genç yaşında bileğini bükecek bir kişinin çıkmaması ve onlarca yaşanmış kahramanlık olayları hafızalarda yerini hâlâ korumaktadır. Grandmaster Şenel İlhan Hocamız ilk dövüş sporuna Tekvando çalışmalarıyla başlar ve bu sporun ayakları mükemmel bir şekilde kullanma kabiliyeti kazandırmasının yanında iyi bir ayak açma antrenmanı olduğunu sıklıkla vurgular. Tekvando eğitimi almasına rağmen Grandmaster Şenel İlhan Hocamız şöyle der: “Sokakta yüksek tekme atmak gereksiz ve risklidir. Ben ancak çoklu dövüşlerde veya rakibin elinde kesici bir cisim olduğunda, üst seviyeye mükemmel tekme atabildiğim halde, orta ve alt seviye tekmeler ile rakibi etkisiz hale getiririm.” Realitede tekmenin faydalarını, ne kadar işe yaradığını ve dezavantajlarının hesabını iyi yapar. Kendisi askerde Karate ile tanışır ve çalışmalarına başlar. Kısa sürede temel teknikleri öğrenir. Yine askerde Kung Fu ile tanışır. Kung Fu’nun teknik deposu olduğunu, birçok tekniğin bu spordan çıktığını söylemektedir. Kung Fu’yu sever ve kendisini özgürce ifade edebildiği ve kendi tekniklerini üretip geliştirdiği bir sanat dalı haline getirir. Grand Master Şenel İlhan Hocamız şunu da görür: Fiziksel özellikleri ve yeteneklerinden dolayı herkes her tekniği uygulayamaz. Burada sistemleri sorgulamaya başlar. Ona göre mükemmel bir stil yoktur ama her stilde işe yarar teknikler vardır. Bir stile bağlı kalmanın çok doğru olmadığını düşünür. Hankando’nun temelleri böylece atılmış olur. Herkesi bir kalıba sokmak yerine herkesin ihtiyacını tespit edip ona göre eğitmek elde edilmesi zor bir ustalıktır. Grand Master Şenel İlhan Hocamız, Hankando sistemiyle bu zorluğun üstesinden rahatlıkla gelmiştir.
Grand Master Hocamızın kendine has çok ilginç bir dövüş sanatı uygulaması olduğunu bazı olaylar neticesinde şahit olduk. Bunlardan bir tanesini anlatmak isterim o vakitlerde kendisini ziyaret gelen Dünya tekvando şampiyonuna karşı ayaklarını son derece profosyonel şekilde kullanarak resmen şov yapardı. Biz defaaten bu hünerlerine şahit olduk. Ayrıca pratikte de yaşanmış yüzlerce olay var. Tokatta Sulu Sokak diye bilinen ve her gün bir kişinin bıçaklandığı tehlikeli bir mahallede büyümüş bir kişi. Aynı zamanda Seksenlerin sokaklarının ne kadar tehlikeli olduğu da aşikar. Bunları şu maksat ile sizlere söylüyorum; Hocamız Karate ve Kung-fu biliyor ama sokakta bunların ne kadar işe yarayıp yaramadığını da çok iyi biliyor. Bu analizi yapabilen son derece zeki, vücut dinamiği çok esnek bir kişi. Karşısında antrenman için durduğunuzda nereden ne tekmesi nereden yumruk geleceği tamamen sürpriz bir durum.
Hangi tarihte kurulduğunu bize anlatır mısınız?
MFY: Bu da çok ilginç bir anı benim için… 2016 yılında Afyon’da üç yüz kişinin ailece katıldığı bir organizasyonda ilk defa kuruldu diyebiliriz. Orada Hocamız gençlere ve orta yaştakilere yarışlar yaptırdı ve kazananlara para ödülleri verdi. Yüz kişinin katılımı ile açık havada bir seminer yaptık. Orada Ahmet Yasin hoca ile birlikte bir eğitim verdik. Tabi temel tekniklere dayalı bir seminer oldu. Akşamları da hocamız herkese tek tek “Hankando Tokata Formunu” gösterdi ve yaptırdı. Her toplantıda mutlaka Hankando Tokata psikolojik, stratejik ve teknik eğitimi vermeye devam etti. 2023 yılında ise artık birçok Hankando 1. Han seviyesine ulaşmış sporcu ve antrenörler vardır.
Hankando ne anlama geliyor?
MFY: “Han: hakan, baş” “Kan: soy, soylu” “Do: yol, felsefe” “Han Kan Do; Soylu Hakanların Yolu” anlamına gelmektedir. Otuz beş yıllık bilgi ve tecrübe birikimi ile meydana gelen mükemmel bir sistem olan Hankando stilinin kurucusu Grand Master Şenel İlhan Hocamızdır. İnsanı kalıba sokan bir sistem değil, aksine herkese uygun teknikleri olan ayrıcalıklı bir sistemdir. Dövüş sanatlarındaki faydalı olan tüm tekniklerin hepsini özünde barındırıyor. Hankando kısaca; Tekvando, Karate, Kung Fu ve buna benzer bütün dövüş tekniklerinin hepsini aynı anda içerisinde barındıran “Tam Vuruşlu Profesyonel Self Defans Dövüş Sanatı”dır. Bu yönüyle statik birçok dövüş sanatına benzemez, yeniliklere her zaman açık, dinamik bir sistemdir. Hankando eğitmenleri, bu sporu yapmak isteyen bir kişiyi önce analiz edip ona göre bir antrenman metodu belirlerler. Serilik, kısa-uzun boy, mesafe ayarı gibi argumanlar değerlendirilir. Kişinin anatomisine, fiziksel/ruhsal yapısına göre bir teknikle donatılır. Kişinin antrenman metodu, yaşı ve savunma sanatını öğrenme amacına göre değişir. Mesela bir gencin dövüş eğitimi ile güvenlik görevlisine verilen dövüş eğitimi aynı olamaz. Hangi ortamda hangi mesafede ve ne amaçla yapılacaksa o teknik ve taktikler ön plana çıkarılır.
Hankando’nun diğer sistemlerden farkı nedir?
MFY: Hankando sisteminin en bariz özelliği bir defa insan fıtratına uyumlu olması. Bu önemli bir konu… Gerçekte hiç bir zaman işe yaramayacak teknikleri yıllarca öğrenmenin bir anlamı yok… Burada kendimi örnek göstereceğim. Ben yıllarca teknik öğreneceğim diye işin özünden yani gerçeklerden ayrılmışım. Çok teknik bilince veya bir sistemi bitirince otomatik olarak çok iyi dövüşçü olacağımı zannediyordum. Ama gerçek bu değilmiş… Bundan dolayı diyorum ki gerçekçi bir dövüş sistemi olan Hankando uzun mesafeleri kısaltıyor. İşe yaramayan teknikler ile sizi oyalamıyor. Bundan dolayı para tuzağı değil. Ayrıca yerli ve milli patentli olup özü Uzak Doğu’da değil. Ne Japon güneşine selam veriyoruz ne de Çin köylülerinin giydiği gündelik kıyafetleri giyiyoruz. Yıllarca Japonya’ya kemer parası ödedik. Üzerinde Japonca adımız yazılı bir kumaşa ederinin bin katını ödedik neredeyse. Bu işin ekonomik ve kültürel boyuna şimdi girmeyelim, daha sonra bunu uzun uzadıya anlatmak istiyorum. Burada bir konuya daha açıklık getirmek isterim. Şayet bunu anlatmaz isem eksik bilgi vermiş olurum. O da şudur; Tüm dövüş sanatlarının bir amacı ve hedefi vardır. Karate, Kung fu ve Tekvando gibi sistemlerin de bir amacı vardır. Bu sistemler 1900’lerden sonra savaş sanatlarından salona bilinçli olarak taşındılar ve kültürel etkinlik haline geldiler. Bunu ben değil Okinawa adasındaki Japon Üstatları söylüyor. Onlar da bunun farkında ve spor olarak gençleri bir çok kötü alışkanlıklardan koruma ve spor yapma gibi bir çok güzel yanları da var. Yeni dünyada oluşturulan konseptleri bir spor müsabakasına dönüştürmüşler… Sokak ve gerçek hayat için düzenlenmemiş. Yiğidi öldür hakkını teslim et… Uzak doğu sanatları dünyada bir çok kişiye referans olmuştur, bu bilinen bir gerçek. Biz ise Hankando Sanatının yerli ve milli oluşundan dolayı gurur duyuyoruz.
Hankando’nun yerli ve milli olmasına yaptığınız vurgu gerçekten çok önemli. Bu konuyu açar mısınız?
MFY: Hankando bu topraklarda doğdu ve bu toprakların gençlerine kadim kültürümüzden gelen çok önemli moral değerleri de içinde barındırıyor. Gençlerimize yol gösterecek, onların özgüvenini kazandıracak bir sistem olması hasebiyle de çok önemli. Kültürel emperyalizme maruz kalan gençlerimize yerli ve milli kahramanlarımızı tanıtmaktan daha güzel ne olabilir ki. Battalnamelerde Seyyid Battal Gazi Destanları anlatılır. Anadolu bu gerçek hikâyelerle nesiller yetiştirdi. Bu toplum çocuklarına kahramanların isimlerini verdi. Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin, Hamza; bizim çocuklarımıza koyduğumuz isimler. Bu isimlerin günümüze yansıyan cepheleri var. Onların yolundan ve soyundan gelen bir bakış var. İşte Grand Master Şenel İlhan Hocamız onların soyundan gelen bir kişi olarak ahlakıyla ve hayata dair muazzam bakış açısıyla bir büyük düşünür aynı zamanda. Bu sistemi kuruyor ve gençlere hediye ediyor. Bu alkışlanması gereken ve bizi her bakımdan gururlandırması gereken bir durum.
Ayrıca şunu söylemek istiyorum. Biz bu konuda geç kaldık demeyelim ama şimdiden sonra hemen bu işe el atmamız gerekiyor. Dünyada kültürel savaşlar var. Savunma sporları konusunda dünyanın bize sunduğu bazı unsurlar var. Her millet kendi kültür ve düşünce dünyasının mücadelesini veriyor. Bu durumu kavramamız açısından şunu söylemek istiyorum. Fransa kendi sistemi olan Savate’yi kurdu. Savate nedir? Tekvando tekmeleri ve bazı el teknikleri olan bir konsept. Ruslar ne yaptı onlar da Sambo sistemini kurdular. Sambo nedir derseniz; Kick Box gibi başlıyor, yakın temasa girince Judo’ya dönüyor yere düşünce Jiu-Jitsu sistemini yapıyor. İsrail ne yaptı, onlar da Kraw Maga sistemini kurdular. Peki Kraw Maga nedir? İsrail askeri sisteminin halka öğretilen self defans bölümüdür. Tüm bu sistemler şuan üniversitelerde gençlerimize öğretiliyor. Oysa her devlet kendi kültürünü ve sistemini dünyaya bu vesile ile yayıyor. Bizler bu kültürel etkinin karşısında durmalıyız.
Grand Master Şenel İlhan hocamız bu sebepten dolayı Hankando’yu beyaz perdeye taşımıştır. Gençlerimize Fatih Sultan Mehmet gibi bir değeri ve bu halk için yüreği çarpan Anadolu erenleri Seyyidleri tanıtmak için. Bu, hocamızın bu memleket için ve hatta dünyanın birçok yerindeki inançlı gençler için derin bir ufku olduğunun bir nişanesidir. Kendisi çok daha kazançlı işler yapabileceği halde ömrünü gençlere vakfetmiş bir gönül eridir. Çünkü Hocamız bileği güçlü ve yiğit bir karakter olmasının yanısıra ilim, fikir ve gönül adamıdır aynı zamanda...
Hocamız; “Adanış Kutsal Kavga” Sinema filminde, bu kültürel savaştaki mücadelesini sonuna kadar vermiş ve hiç kimsenin çekmeye göze alamadığı bir aksiyon filmi çekmiştir. Dünyanın birçok yerinde Uzakdoğuda Japonya’da dahi gösterime girmiştir. Bu, takdire şayan büyük bir başarıdır. Şunu da söylemeliyim ki bu film vesilesiyle sinema dünyası, aksiyon sahneleri ile göz dolduran güçlü bir sinema oyuncusu da kazanmıştır. O da Hocamızın oğlu Baki İlhan Beyefendi’dir. Baki İlhan Beyefendi, küçüklüğünden beri Hankando yapan gerçek bir dövüşçü yani aslında o rol yapmıyor sanki gerçek savaşır gibi yaşıyor sahneyi. Her dövüşçü bu maharetini sinemada gösteremeyebilir ama Baki ilhan Beyefendi bunu başardı. Kanaatime göre hem toplum hem sinemacılar artık onu bırakmazlar ve uzun bir müddet kendisini aksiyon filmlerinde göreceğimizi umuyorum.
Film tüm dünyada Hankando sistemine olan ilgiyi artırdı. Bu sistemin tamamen kendinizi koruma anlamında işe yarar bir pragmatiği vardır. Bir kız çocuğu bu sistemi öğrensin çok rahat kendisini koruyabilir. Hankandoda üç saniye kuralı var. Üç saniye içinde birçok şeyi yapabilme yetisi sana kazandırıyor.
Hankando kolay bir sistem mi?
MFY: Zor bir soru :) Evet kolay bir sistem ama aynı zamanda zor bir sistem. Teknikleri ve formu yapmak kolay ama bitmiyor. Bu sistem uzmanlaştıkça kendi içerisince genişleyen bir sistem. Şöyle anlatayım; esasında Hankando üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümde olgunlaşınca ikinci bölüme geçiyor ve burada da olgunlaşınca üçüncü bölüme geçiyor. Ben halen birinci 2016 yılından bu yana kadar birinci bölümde uzmanlaşmaya çalışıyorum. Birinci bölüm işin temeli ve kısa sürede bir gence form kazandırıyor ve kendisini koruma noktasında muazzam bir tekniğe ve stratejiye sahip oluyor.
Hankando bireylere, diğer sistemlerdeki gibi zoraki uygulanması gereken zor ve zaman alan karmaşık teknikler yerine kolay, gerçekçi ve basit teknikleri öğreterek etkili savunma yapma olanağı sunmaktadır. Bireyin yapabildiği teknikler böylece “kas hafızasında” refleks haline gelmesi için uygulamalarla öğretilir. Savunma sporları yapanların karşısına ya çok sert ya da çok hafif sistemler çıkıyor. Bazı sistemler çok serttir ve yüze vurularak yapılır. Bilindiği gibi kafaya alınan darbeler beyinde hücrelerin ölmesine ve kalıcı hasarlar oluşmasına sebep olmaktadır. Bu bilince sahip ebeveynlerin, evlatlarını rahatlıkla gönderebileceği bir sistem ihtiyacı içinde olduklarını biliyoruz. Hankando sistemi bu konuda insan anatomisini bilen, bizzat bu sanatın uygulayıcısı olan doktorlar tarafından bilimsel gelişmelerin takip edildiği bir sistemdir. Sert sistemlerin karşısında ise hafif diyebileceğimiz savunma sanatları da istenilen amacı karşılamamaktadır. Yıllarca bu sistemlerde çalışan ve karmaşık tekniklere boğulan insanlar realiteyle karşılaştıklarında elleri ayakları birbirine dolanmaktadır. Grand Master Şenel İlhan Hocamız, bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak Hankando sistemini kurmuştur.
Bir de şunu söylemeliyim ki dövüşmek teknik ile ilgili olmadığını ben Hocamızdan anladım. Dövüşmek yürek işi… Ne demek istiyorum. Belki de birçok sistemin sarfı nazar ettiği konu dövüşmenin ‘yürek işi’ olması. Bu eğitimi vermek çok ama çok zor. Her hocanın işi değil… Grand Master Şenel İlhan Hocamızın gerçekten cesur adam yetiştirmekteki mahareti eşsizdir... Bu konuda sadece onun bildiği çok özel yetiştirme metodu var. Ben Hankando’nun birinci bölümünün ustasıyım diyebilirim ama özel yetişme konusunda bana ne kadar verdi ve hangi kemerdeyim bunu gerçekten bilmiyorum. Bu iş biraz karmaşık gibi gelse de erbabı ne demek isteğimizi gayet iyi anlar. Bruce Lee’nin de bulduğu sır bu olsa gerek...
Hankando’yu diğer sistemlerden ayıran en büyük özelliği nedir?
MFY: Burada şunu ilave etmeden geçemeyeceğim, herkesin içinde cesaret kırıntıları vardır. Bu kırıntıları gün yüzüne çıkarmak sadece teknik öğretmekle olmaz. Bunun psikolojik eğitimi vardır. Grand Master Şenel İlhan Hocamızı takip edenler çok iyi bilmektedir ki Hocamız insan psikolojisinde uzmandır. Cesaret nasıl artırılır, herkeste var olan korku duygusu nasıl aşılabilir eğitimlerini verebilen dünyada nadir eğitmenlerdendir. Herkese tekme yumruk öğretebilirler ama insanı tanımayanlar, öğrencilerine cesaret ve korku duygusu arasındaki dengeyi öğretemezler.
Kanaatimce benim kadar teknik öğrenen bir kişi azdır. Çünkü ben teknik öğrenerek mükemmel olacağımı düşünüyordum ve yıllarca deli gibi teknik öğrenme peşinde koştum. Hocamız beni bu konudaki zaafımdan Hankando sistemini öğreterek kurtardı ve özgürlüğüme kavuşturdu. Grand Master Şenel İlhan Hocamızın en önemli farkı da zaten bu. Bundan dolayıdır ki onun yetiştirdiği demiyorum dokunduğu tüm talebeleri cesaretlidir, yiğittir ve gözü kara aslanlardır.
Grand Master Şenel İlhan Hocamıza göre, birçok stilde şov amaçlı kullanılan çok sayıda teknik vardır. Ayrıca Kumite, Tatamide belirli kurallar içinde yapılır. Sportif faaliyetleri için böyle de olmalıdır. Lakin bunu realite ile karıştırmamak gerekir, çünkü realite başkadır.
Grand Master Şenel İlhan Hocamıza göre; “Birçok spor hocasının sokakta ayakları titrer, korkularını bastırmak, başkalarının gözünden düşmemek için ‘do’ felsefelerindeki etik kuralların arkasına saklanarak ‘erdemli olmak lazım’ diyerek korkularını gizlerler.”
“Sokak başka bir yerdir, kuralı yoktur, hakem yoktur ve dövüşün nasıl biteceği belli değildir. Dövüş psikolojisi eğitimi almamışsan, dünyanın en iyi boksörü de olsan bir pazarcının sopasını yersin. Sokak, kuralsız kaos gibi görünse de sokakta da kural vardır.”
“Realitedeki dövüşler sezgiseldir ve kendi içinde bir akışı vardır. İyi dövüşmeyi sadece teknik bilme ile tanımlandırmak olmaz. Yüzlerce teknik bilen birisini sokakta evire çevire dövebilirler. Bunun sebebi dövüşün psikolojisinin bilinmemesidir.”
Grand Master Şenel İlhan Hocamız inanılmaz bir dövüş dâhisidir. Hiçbir sistemi yıllarca yapmaya uğraşmaz, sistemin felsefesini ve dövüş stratejisini hemen kavrar. Böylece sistemin tüm eksikliklerini, açıklarını bulur, ona göre sistemler geliştirir. Tabi Hankando’nun da bir felsefesi var. Amacı, asla insanlara zarar vermek, insanları yok etmek değil, kötülükleri bertaraf etmektir. En önemli amacı insanı imar etmek, yeniden yapılandırmak, topluma faydalı, iyi bir insan haline getirmektir. Hankando, özellikle diğerlerinden farklı olarak, bireyin toplum içerisinde, günlük hayatın içinde özgüvenli, kendini savunabilen, haklarını koruyabilen bir kişilik olarak yetişmesini sağlar. Günlük hayatında ahlakı, dürüstlüğü ön planda tutan, yaptığı hataları, geçmişini telafi etmesini bilen kişiler yetiştirir.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
MFY: 1992 yılından beri, Allah’ın lütfuyla yanında bulunma bahtiyarlığına erdiğim Grand Master Şenel İlhan Hocama da teşekkürlerimi bir daha buradan iletmek isterim. Ben gençlerin spor yapmaları ve savunma sporlarını öğrenmeleri için teşvik ediyorum. Biz de faniyiz… Bu bilgi birikimini onlara aktarmak benim vazifem. Gençler tüm hızı ile yetişiyor. Biz de zamanı gelince bu bayrağı onlara teslim edeceğiz. Menfaatlerin kıyasıya çarpıştığı bu dünyaya, iyilik yapmak ve iyiliği tavsiye etmek için geldik. Benim için spor, dostluk ve kardeşliktir, enaniyet ve kibirlenme yeri değildir.