HAYIRLA RAMAZAN’A VEDA EDERKEN (1)…

HAYIRLA RAMAZAN’A VEDA EDERKEN (1)…

Bu Ramazan ayı bana ileriye dönük şu niyetlere girmeme vesile oldu. Bu yazımızı hissiyatımızdan öte hadislerle bilgilendirme amaçlı derledik. Rabb’im cümleyi istifade ettirsin. Rabb’im! Bu âcizin ramazandan razı, ramazanın da bu acizden razı olarak tekamülünü niyaz ederim. Âmin.

1-Her ay sünnet-i seniyyeye bağlı olarak 3 gün oruç tutmayı,

2-Nafile ibadetleri arttırmayı,

3-Dua için hayatımda özel vakit ayırmayı,

4-Rabb’imiz ile yakȋni, ibadet aşkını canlı tutmayı,

5- İstikamet kazanmayı,

6-Sabah namazından sonra üzerimize güneş doğmamasını ve bunun ilimle bereketlenmesinin gafletten insanı arındıracağını,

7-Tefekkür ederek yaşamayı, taklitten uzaklaşıp tevekkül, sükûnet, sabır, rıza ile kul olma bilincini… Bu kararlara herkes kendisine göre ekleme yapabilir.

O zaman buyurun efendim, Efendimiz ’in (s.a.s.) Ramazan’ı nasıl sona erdirdiğine ve bizim almamız gereken hayır, hasenatlar…

Kul olma bilinci ile başlayacak olursak: (Önemli reçeteler var, okudan geçmeyin!)

Ebu Malik el-Eş'ari’den (r.a.) rivayetle, Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Abdest imanın yarısıdır. Elhamdülillah mizanı doldurur; sübhanallah velhamdülillah arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyadır; Kur’an ise lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarır, kimisi de helâk eder.”

Hz. Talha Ubeydullah (r.a.) anlatıyor: “Belî (kabilesinden) iki kişi Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yanına geldiler. İkisi beraber Müslüman olmuştu. Biri gayret yönüyle diğerinden fazlaydı. Bu gayretli olanı, bir gazveye iştirak etti ve şehit oldu. Öbürü, ondan sonra bir yıl daha yaşadı. Sonra o da öldü.” Hz. Talha (devamla) der ki: Ben rüyamda gördüm ki: Ben cennetin kapısının yanındayım. Bir de baktım ki yanımda o iki zat var. Cennetten biri çıktı ve o iki kişiden sonradan ölene (cennete girmesi için) izin verdi. Aynı vazifeli zat, bir müddet sonra yine çıktı, şehit olana da (içeri girme) izni verdi. Sonra, adam benim için geri geldi ve: ‘Sen dön, senin cennete girme vaktin henüz gelmedi!’ dedi. Sabah olunca Talha bu rüyayı halka anlattı. Herkes bu rüya(da şehit olan zatın sonradan cennete girmesine) şaştı. Bu, Resulullȃh’ın kadar ulaştı, rüyayı ona anlattılar. (Dinledikten sonra) Efendimiz (s.a.s.): “Burada şaşacak ne var?” buyurdular. Halk: “Ey Allah'ın Resȗlü! Bu zat (din için) çalışmada öbüründen daha gayretli idi ve şehit oldu. Ama cennete öbürü ondan evvel girdi.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.): “Berikisi ondan sonra bir yıl hayatta kalmadı mı?” dedi. “Evet!” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: “Ve o ramazan idrak edip oruç tutmadı mı, bir yıl boyu şu şu kadar namaz kılmadı mı?” Halk yine: “Evet!” deyince, Resûlullah (s.a.s.): “Şu halde ikisinin arasında bulunan mesafe gök ile yer arasındaki mesafeden fazladır!” buyurdular.”

Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Dostum Aleyhissalâtu vesselâm, bana her ay üç gün oruç tutmamı, iki rekât kuşluk, yatmazdan önce de vitir' namazı kılmamı tavsiye etti.”

Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Her gün, sizin her bir mafsalınız için bir sadaka terettüp etmektedir. Her tesbih bir sadakadır. Her tahmîd bir sadakadır, her bir tehlîl bir sadakadır. Emr-i bi'l-ma'ruf bir sadakadır. Nehy-i ani'l-münker de bir sadakadır. Bütün bunlara, kişinin kuşlukta kılacağı iki rekât namaz kâfi gelir.”

Büreyde (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “İnsanda üç yüz altmış mafsal vardır. Her bir mafsal için bir sadakada bulunması gerekir.”(Bunu işitenler): “Buna kimin gücü yeter?" dediler: Aleyhissalâtu vesselam: “Mescitte toprağa gömeceği bir balgam, yoldan bertaraf edeceği, bir engel... Bunları bulamazsa, kuşluk vakti kılacağı iki rekât namaz!”

Ebu Zerr ve Ebu 'd-Derdâ (r.a.üma) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Allah Teâlâ Hazretleri dedi ki: “Ey Âdemoğlu! Günün evvelinde benim için dört rekât namaz kıl, ben de sana günün sonunu garantileyeyim.

Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Kim kuşluğun bir çift namazına devam ederse, denizköpüğü kadar çok da olsa, Allah günahlarını affeder.”

Eveett… Ramazan Bilinci ve Güzel Ahlak

Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde, geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı, izârını da bağlardı.”[7]

Hz. Cabir (r.a.) anlatıyor: “Her iftar vaktinde Allah tarafından cehennemden azat edilen kimseler bulunur. Bu, Ramazanın her gecesinde olur.” Rabb’im bizleri ve salih zürriyetlerimizi de o müjdeye vasıl olanlardan eylesin. Âmin.

Buhârî, Ebu Dâvud ve Tirmizi'nin bir rivayetinde de şöyle gelmiştir: Ashâb-ı Muhammed’in (s.a.s.) başlangıçta durumu şöyleydi: “Bir kimse oruçlu iken, iftar vakti gelince, iftarını açmadan uyuyacak olsa, artık o gece yemediği gibi ertesi günü de yiyemez, o günün akşamına kadar beklerdi. Kays İbnu Sırma el-Ensâri (r.a.) oruçlu olduğu bir günde iftar vakti girince hanımına gelerek yiyecek bir şey olup olmadığını sordu. Kadın: “Hayır, yok!” ancak bekle, sana yiyecek arıyayım.” dedi. Kays, gün boyu çalışan birisiydi, beklerken uyuyakaldı. Hanımı gelince baktı ki uyuyor: “Eyvah mahrum kaldın, yiyemeyeceksin.” diye eseflendi. Ertesi gün, öğleye doğru Kays (r.a.) açlıktan baygın düştü. Durumu Resûlullah’a (s.a.s.) anlattılar. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı..." (Bakara, 187). Buna Müslümanlar fevkalade sevindiler. Arkadan, “Tanyerinde beyaz iplik, siyah iplikten sizce ayırt edilinceye kadar yiyin, için.” Ravi der ki: “Bu ayet, Kays İbnu Amr hakkında nazil olmuştur.”Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Beyaz iplik siyah iplikten, sizce ayrılıncaya kadar yiyin için” ayeti indiği zaman “tan yerinde” kelimeleri henüz nazil olmamıştı. Bir kısım insanlar oruç tutacakları zaman ayaklarına siyah ve beyaz (iplik) bağlar, bunlar görülünceye kadar yiyip içmeye devam ederlerdi. Bunun üzerine  Cenâb-ı Hak: “Tan yerinde" kelimelerini inzal buyurdu. O zaman herkes anladı ki burada beyaz ve siyah ipliklerden maksat gündüz ve gece imiş.” Buyruldu.

Bin Aydan Hayırlı Kadir Gecesi ve Suresi…

İbn-ü Ömer (r.a.) anlatıyor: Resûlullah’a (s.a.s.) Kadir gecesi (Ramazan'ın neresinde?) diye sorulmuştu. “O, Ramazan'ın tamamında!” diye cevap verdi.

İmam Mâlik in Muvatta'da kaydına göre şu rivâyet kendine ulaşmıştır: “Hz. Peygamber’e (s.a.s.) ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resûlullah (s.a.s.), önceki ümmetlerin ömrüne nispetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenȃb-ı Hak bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni vermiştir.”

İbn-ü Ömer (r.a.) anlatıyor: Ashabdan bazılarına (r.a.), rüyalarında, Kadir gecesinin Ramazan'ın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyaları kendisine anlatılınca Efendimiz (s.a.s.): “Görüyorum ki, rüyanız son yediye tetabuk etmektedir. Öyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasın.” buyurdu.

Seleme İbnu Sahr el-Beyazi (r.a.) anlatıyor: “Ben, bir başkasında rastlanmayacak derecede kadın mevzuunda zaafı olan ve şiddetli ihtiyaç duyan bir kimseydim. Ramazan ayı girince (tahammül edemeyip oruçlu iken) hanıma temas ediveririm diye korktum. Ve Ramazan boyu devam edecek bir zıharda bulundum. Bir gece o bana hizmet ederken, onun bazı yerleri açıldı. Kendimi tutamayıp temasta bulundum. Sabah olunca yakınlarıma gidip durumu haber verdim. Ve: “Benimle Resûlullah’a (s.a.s.) gelin, durumumu sorayım.” dedim. “Vallahi hayır! Gelmeyiz!” dediler. Resûlullah'a tek başıma gittim, durumu haber verdim. “Yani sen böyle mi yaptın ey Seleme?” buyurdular. Ben: “Evet, ben öyle yaptım! Evet, ben öyle yaptım. Ancak Allah'ın emri karşısında sabırlıyım, Allah size her ne göstermişse onu bana hükmedin!” dedim. “Bir köle azat et!" emrettiler. Ben: "Sizi hak peygamber olarak gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun şundan başka rakabem yok” deyip rakabeme elimle şaplattım.” “Öyleyse peş peşe iki ay oruç tutacaksın!" buyurdular. Ben: “Ama ben bu günahı oruç yüzünden işledim, dayanamam!” dedim. "Öyleyse buyurdular, altmış fakire bir vask kuru hurma taksim et!” “Seni hak peygamber gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun (ben ve hanım, her) ikimiz aç ve yiyeceksiz olarak geceyi geçirdik.” dedim. “Beni Zureyk'in sadaka mallarına bakan memura git, o miktar hurmayı sana versin, sen altmış fakire yedir. Geri kalan bakiyeyi de sen ve iyâliniz yiyin!” buyurdular. Ben kavmime döndüm. Onlara: “Sizden zorluk ve bed fikir gördüm. Resûlullah’dan (s.a.s.) ise, genişlik ve güzel fikir buldum. Bana sadakanızdan verilmesini emretti!” dedim."

Teravih Bilinci

Hz. Aişe (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) bir gece mescitte nafile namazı kılmıştı. Birçok kimsede (on iktifa ederek) namaz kıldı. (Sabah olunca: Resûlullah geceleyin mescitte namaz kıldı, diye konuştular.) Ertesi gece de Efendimiz namaz kıldı. (Halk yine onları konuştu, katılanların) sayısı iyice arttı. Üçüncü (veya dördüncü) gece halk yine toplandı. Öyle ki mescit, insanları alamayacak hâle gelmişti. Ancak Aleyhissalâtu vesselam (bu dördüncü gecede) yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz: “Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır.” dedi. İşte bu hâdise ramazanda cereyan etmişti.”

Hz. Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) ile bir ramazan ayında beraber oruç tuttuk. Ay boyunca bize son yedi güne kadar hiç ziyade namaz kıldırmadı. Ayın son yedinci gününde gecenin üçte biri geçinceye kadar bize namaz kıldırdı. Altıncı gününde yine bir şey kıldırmadı. Beşinci gününde gecenin yarısı geçinceye kadar namaz kıldırdı: Kendisine: “Bu gecemizin geri kalan kısmında da bize nafile kıldırsanız!” dedik. Talebimize karşı: “Kim imamla namaza başlar, sonuna kadar devam ederse, kendisine gecenin tamamını namazla geçirmiş sevabı yazılır.” buyurdular. Sonra Resûlullah (s.a.s.), aydan son üç gece kalıncaya kadar başka namaz kıldırmadılar. Üçüncü gece bize namaz kıldırdılar. Ehline ve kadınlarına dua ettiler. Bize o kadar uzun namaz kıldırdılar ki felâhı kaçırmaktan korktuk. Ebu Zerr 'e: “Felâh nedir?” diye soruldu: “Sahur!” cevabını verdi. Sonra ayın geri kalan kısmında bize namaz kıldırmadı.”