Joe Biden, 2019 sonunda New York Times editörlerine ne demişti?
Şöyle demişti:
“Bence yapmamız gereken ona (Tayyip Erdoğan’a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz… “Ama hala, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (Türkiye’deki muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hala var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle”
Biden bu sözleri sarf ettiğinde, kendi siyasi ömrünün Erdoğan’ın siyasi ömründen daha kısa olacağını aklının ucundan bile geçirmemiş olmalıydı ki, bu kadar rahat ve pervasız şekilde konuşuyordu.
Müstehzi bir ifade takınıp “Darbe ile değil, darbe ile değil” diye iki kere tekrar etmiş olmasına da takılıp kalmayın lütfen.
Bir hatırlatmada bulunayım:
12 Eylül darbesine 5 ay kadar kala, Nisan 1980’de, darbenin ayak seslerinin duyulmakta olduğu bir ortamda, ABD Kongresi Dış İlişkiler Komitesi bir heyetle Ankara’ya gelmişti.
Heyetin başındaki isim ise, Joe Biden’den başkası değildi.
Heyet, enteresan bir biçimde 5 ay sonra darbe yapacak olan Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile dönemin Kuvvet Komutanlarıyla da görüşmeler yapmıştı.
Bu görüşmelerin mahiyeti de, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşü için ABD taleplerini ‘dikte’ etmekten ibaretti.
Bu talebe dönemin sivil yönetimi direndi ama 5 ay sonra darbe oldu ve darbeyi yapanların ilk işlerinden biri Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşüne mani olan ‘vetoyu’ kaldırmak oldu.
ANKARA İKİNCİ TRUMP DÖNEMİNE Mİ HAZIRLANIYOR?
2016/2020 arası dönemde ABD’yi yöneten ve ikinci bir dönem için yeniden aday olan Donald Trump’ı, açık hava mitinginde kendisini hedef alan suikast girişiminden milimetrik bir sapma ile kurtulduktan kısa süre sonra arayan isimlerden biri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu.
Erdoğan Trump’la görüştükten kısa bir süre sonra, ABD seçimleri ile alakalı yaptığı açıklamada, “İbre Türkiye’nin lehine dönüyor diye düşünüyorum” şeklinde bir beyanda bulundu.
İhtimal Erdoğan, Trump’la yaptığı görüşmede edindiği izlenime binaen böyle bir değerlendirmede bulunmuş olmalı.
İlk Başkanlığı döneminde Trump ile Erdoğan arasındaki iletişim kanalları her dair açık kaldığını ve Cumhurbaşkanının o kanalı etkili bir şekilde kullandığını biliyoruz.
Trump’da Erdoğan’ı ‘güçlü liderler’ kategorisinde gördüğüne dair beyanlarda bulundu.
2020 Ocak ayında Biden döneminin başlamasından sonra, ABD makamları Türkiye ile diyalog kanallarını uzun süre bilinçli bir şekilde düşük profilli bir seviyede tuttu.
Bilinçli derken, Trump döneminde gayet etkili bir şekilde işleyen ‘lider diplomasisi’ kanalını istemli bir şekilde kapatmalarını kast ediyorum.
Erdoğan’ın Biden’ın 4 yıllık döneminde Washington’a resmi bir ziyaret yapmamış olmasını da dikkat çekici bir gelişme olarak hatırlatmış olalım.
Bunun dışında;
Trump döneminde ilişkiler ‘altın dönemini’ yaşadı gibisinden bir iddiada bulunmak da doğru değil.
Artısı da oldu o dönemin, eksisi de.
Ancak, ‘felaket’ olarak nitelendirilen ikinci Obama döneminden sonra Trump döneminin görece Türkiye lehine avantajlar sağladığı da bir gerçek.
Trump’ın 2018 yazında Rahip Brunson krizi sırasında “Ekonominizi mahvederim” diye tehditte bulunmuş olması, şüphesiz en kötü hatıra olarak hatırlanmakta.
Ama öbür yandan Türkiye Trump’ın Suriye ilgisizliğinden yararlanmasını iyi bildi ve uzun süre asla yapılamaz gözüyle bakılan operasyonlar o dönemde yapılabildi.
Özellikle Fırat’ın Doğusu olarak nitelendirilen bölgede 2019 Ekim ayında yapılan ve 123 kilometre uzunluk, 32 kilometre derinliği olan bölgede (Tel Abyad/Rasuleyn arası) yürütülen Barış Pınarı Harekatı, PKK/YPG projesine esaslı bir darbe vurdu.
TRUMP S-400 KONUSUNDA TÜRKİYE’YE HAK VEREN AÇIKLAMALAR YAPMIŞTI
Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımına dönük anlayışlı tavırlar sergilemişliği, hatta Türkiye’nin tezlerini başkan düzeyinde savunan açıklamalar yapmışlığı da var.
2019 yılından bir Trump açıklaması aktarayım:
“Benim Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok iyi bir ilişkim var. O, Patriot almak istedi ve gerçekten çok istedi. Ancak biz satmadık. Bu nedenle istememesine rağmen başka bir ülke ile Rusya’yla anlaşma yaptı. Ve biz birden “Tamam biz sana Patriot satacağız” diyoruz.”
5 Kasım’a 3,5 ay kala, anketler Trump’ın önde olduğunu gösteriyor.
Biden’ın çekilmesinden sonra Trump mı Kamala Harris’mi sorusunun sorulduğu ankette de 53’e 47 Trump’ın önde olduğu yönünde haberler çıktı.
3,5 ay uzun bir süre ve Demokratların yeni adayı güçlü bir performansa sergilerse aradaki farkı kapatıp öne de geçebilir.
Ancak, 2020 seçimlerinde pandemi nedeniyle dezavantajlı duruma düşen Trump’ın bütün anketlerde birinci sorun olarak çıkan Biden dönemine ait ekonomik sorunlar karşısında daha avantajlı bir konumda olduğu açık.
Tabi önce bu 3,5 ay boyunca yeni sürpriz gelişmeler olabileceğini de hesaba katarak çok yakından takip etmek gerekiyor.