ELBET O GÜNEŞ DOĞACAK

Milli İrade Platformu’nun liderliğinde, yaklaşık 400 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla İstanbul’daki Galata Köprüsü'nde düzenlenen yürüyüş, sadece Filistin’deki zulme karşı bir direnişin değil, tüm mazlum halklara özgürlük ve adalet talebinin güçlü bir göstergesiydi.

Bu anlamlı etkinlik, sadece yeni bir yılın başlangıcını değil, aynı zamanda insan hakları ve özgürlük mücadelesinin kararlılıkla süreceğini de simgeliyordu. 1 Ocak sabahında yapılan bu buluşma, tüm dünyaya bir özgürlük çağrısıydı.

Tüketim Kültürüne Karşı Direnişin Sembolü

Soğuk bir Ocak sabahı, sokaklarda kutlama yerine anlamlı bir direnişi haykıran bu kalabalık, Batı'nın hegemonyasında şekillenen tüketim kültürüne karşı bir duruş sergiliyordu. Gece eğlenceleri ve yılbaşı kutlamalarının aksine, sabahın ilk ışıklarıyla bir araya gelen bu insanlar, “Bir Güneş Doğuyor” sloganıyla, zulme karşı yükselen seslerini duyuruyorlardı. Hem kendi kültürüne sahip çıkmak hem de dünyanın dört bir köşesindeki mazlumlara dikkat çekmek amacıyla yapılan bu yürüyüş, Batı'nın dayattığı yüzeysel tüketim odaklı yaşam biçiminden uzak durarak, özdeki insan haklarına ve adalete sahip çıkma kararlılığını temsil ediyordu.

Filistin’in bu mücadelesinde yankı bulan bir atasözü şöyle der: "Sabır ve direniş, en karanlık gecede bile ışık arayan yüreklerin gücüdür." Bu söz, her adımda sabır ve kararlılıkla verilen mücadelenin derinliğini anlatıyor.

Kudüs ve Filistin İçin Direniş Adımları

Yürüyüş boyunca taşınan pankartlar ve atılan sloganlar, sadece Türkiye'nin değil, tüm İslam dünyasının ortak bir sesiydi. "Kudüs yalnız değil!", "Mazlumların sesi biziz!" ve "Adalet mutlaka kazanacak!" gibi ifadeler, sadece Filistin için değil, tüm mazlum coğrafyalar için yükselen bir çığlık anlamına geliyordu. Bu yürüyüş, sadece bir coğrafyanın özgürlüğü için değil, insanlığın ortak değerleri ve barış için bir araya gelmenin en güçlü temsiliydi. Birlikte hareket etmenin gücünü anlatan bir söz de şudur: "Bir elin nesi var, iki elin sesi var." İşte bu kolektif güç, zulme karşı birleşen halkların gücüdür.

Filistin'in özgürlük mücadelesinde çok anlamlı bir diğer atasözü de şudur: "Bir milletin hürriyetine giden yol, direnişin ve inancın ışığında aydınlanır." Bu ifade, Filistin halkının özgürlük arayışını ve kararlılığını simgeliyor.

Direnişin Ayak Sesleri ve Umudun Yükselişi

“Güneş doğuyor” teması, sadece yılın ilk sabahını simgelemiyor; aynı zamanda zulme karşı direnenlerin ışığının asla sönmeyeceğini vurguluyor. Bu yürüyüş, geceyi aydınlatan sabahın ilk ışıklarında, tüm mazlum halklar için umut taşıyan bir adım oldu. “Geceyi aydınlatan bir ışık, karanlıkla savaşmaya devam eder” diyerek, bu mücadelede asla geri adım atılmayacağının altı çiziliyordu. Türkiye’nin, hem kendi halkına hem de tüm İslam dünyasına olan liderlik duruşu, bu yürüyüşte bir kez daha kendini gösterdi.

Filistinlilerin önemli bir sözünde şöyle denir: "Karanlık gece bile, sabahın ışığını engelleyemez." Bu söz, her direnişin sonunda bir özgürlük ışığının doğacağına olan inancı pekiştirir.

Adaletin Peşinden, Durmaksızın

Galata Köprüsü'nde atılan adımlar, sadece bir yürüyüş değil, bir halkın direncini, kararlılığını ve özgürlük için verdiği mücadelesini simgeliyordu. Türkiye, yılın ilk sabahında mazlum coğrafyaların sesi olmaya devam ettiğini bir kez daha gösterdi. Her adımda, her sloganla birlikte, adaletin peşinden koşanlar asla durmayacaklarının bilincindeydiler. Filistinlilerin mücadelesi, "Bir tohumun toprağa düşmesi gibi, özgürlük de sabırla büyür." ve "Direnenler sonunda hep kazanır." Bu sözler, her adımda büyüyen bir özgürlük mücadelesinin ne kadar kıymetli olduğunu anlatır.

Bu etkinlik, sadece bir sesin yükseldiği bir an değil, bir halkın tüm dünyaya "adalet" mesajı gönderdiği, umut dolu bir geleceğin habercisiydi. Zulme karşı yükselen bu ses, bir gün mutlaka zaferle yankılanacak, güneş her zaman doğacaktır.