Amerika'da 20'den fazla üniversitenin kampüsünde "Gazze ile dayanışma" ve "İsrail'e tepki" eylemleri gerçekleştiriliyor. Hazır Amerikan Dışişleri Bakanlığı taze bir "İnsan hakları raporu" yayınlamışken, ABD'nin içler acısı haline ve ikiyüzlü tavrına beraber bakalım.

SİYONİZMİN LEHİNEYSE "İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ" VAR

ABD'de yahudi lobisinin son yaşanan hadiseler karşısında panik havasına büründüğü ortada. Biden, Kongre üyeleri ve Netanyahu gibi siyasiler meseleyi ivedilikle anti semitizme çekme gayretinde. Bir diğer taraftan, ABD gençliğinin, Gazze'deki İsrail terörüne şahit olduğu ve medyadaki yalanlara kulak asmadığı da gerçek. Bunu sağlayan en önemli sosyal medya platformlarından, Çin merkezli Tiktok'u kapatmak için de geri sayıma geçti ABD. Ama geç kaldılar.

7. ayındayız katliamın, soykırım. ABD'de öğrencilerin protesto eylemleri de son 3-4 aydır devam ediyor aslında. Bugün fazlasıyla gündem olmadan önce Harvard, MIT ve Pensilvanya üniversitelerinde öğrenciler isyan etmişlerdi İsrail'in işlediği insanlık suçlarına.

ABD sözde hukuk ve demokrasi sattığı için dünyaya, öğrencilerin eylemlerinin faturasını da direkt öğrencilere kesemedi ilk başlarda. Pensilvanya Üniversite Rektörüne kesti mesela. Rektör Liz Magill, gösterilerin ifade özgürlüğü sınırları içinde olduğunu söyleyince apar topar ifadeye çağrıldı ABD Kongresine. Akabinde de istifasını duyurdu.

Kongre'ye ifadeye çağrılan bir diğer kurban Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay'di. O da göstericilere destek vermişti. Sonra yoğun baskılara maruz kaldı. Hatta hakkında akademik intihal suçlamaları gündeme geldi. Rektör Gay göreve devam edeceğini beyan etse de baş edemedi karşısında lobi ile. O da kurtuluşu istifada buldu.

Kongre tarafından sorgulanan ve istifası istenen son isim ise MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) Rektörü Sally Kornbluth'tu. Kornbluth, Magill ve Gay'in aksine hem yahudiydi hem de eylemlere karşıydı. ABD Kongresindeki ifadesi sonrası MIT'de 47 dakikalık Hamas belgeseli yayınlatmıştı. Nitekim diğer iki rektör gibi olmadı sonu. Görevde kaldı.

Kornbluth'un eleştirildiği tek nokta, gösteriye katılan yabancı öğrencilerin "kısmen uzaklaştırma" cezası alacağını, öğrencilerin tamamen uzaklaştırma alması durumunda vizelerinin iptal edilerek sınır dışı edilme tehlikesi yaşayacaklarını ve bunu arzu etmediğini söylemesiydi.

Yani yahudi lobisinin arsızlığının, barbarlığının derecesine bakın! Öğrencilerin eğitim hayatını bitirmediği için yahudi ve kendilerinden olan bir rektörün istifasını isteyecek kadar şirazeden çıkmış durumdalar.

ABD'LİLER TRUMP'A "DİKTATÖR" DİYORDU, BIDEN FARKLI MI?

ABD'de önümüzdeki kasım ayı seçimler var. Biden hızla oy kaybediyor. Çünkü demokratlar, özellikle genç demokrat seçmenlerce Biden'ın Trump'tan ayrılan pek yanı kalmadı. Özellikle insan hakları konusunda.

Hemen örnek verelim. 20 Üniversitede katılımın artarak devam ettiği gösterilerde gördüğümüz manzara, üniformalı polislerin üniversite kampüslerinde dolaştığı, öğrencilere şiddetli müdahalelerde bulunduğu, eylemcilerin protesto hakkını engellemesiydi.

Gösteriler büyüdükçe askerlerin de eylemcilere karşı kampüslere girdiğini, bina çatılarına keskin nişancıların konuşlandığını, öğrencilerin yanı sıra İsrail'e tepki gösteren ve öğrencilerini korumak isteyen öğretmenlerin hatta olayları görüntülemek üzere bölgede bulunan gazetecilerin darp edilerek, dayak atılarak kelepçelenip gözaltına alındığını gördük.

E demokratlar Trump dönemi de Black Lives Matter hareketinin eylemlerinde aynı manzarayı yaşamaktan şikayetçiydi. Trump o zaman diktatörlükle suçlandı da Biden'ın farkı kaldı mı!

ABD TİKTOK'U GAZZE'YE DESTEĞİ AZALTMAK İÇİN YASAKLIYOR!

Gelelim bir başka özgürlük kısıtlama hamlesine. ABD çok tartışılan Tiktok uygulamasının yasaklanması hakkında hukuki zemini hazırladı. Yasa tasarısı önce kongre ardından Biden'ın imzasından geçti.

ABD cephesinde Çin merkezli Tiktok'un yasaklanmasının sebebi Amerikan vatandaşlarına ait bilgilerin Çin'e geçme tehlikesi. Sosyal medya devinin 9 ay içerisinde ABD'li bir şirkete satılması isteniyor. Peki gerçekten korktukları tek şey güvenlik meselesi mi?

Gazze'de yaşananları ABD gençliğine kim anlattı? ABD medyası mı? Elbette sosyal medyadan takip ettiler tüm dünya gibi onlar da.

ABD'li senatör Pete Ricketts, Tiktok'un yasaklanma sebebini şu sözlerle itiraf etti; "Tiktok'taki Filistin yanlısı içerikler ve Hamas videoları, ABD'deki en iyi 10 haber sitesinin toplamından daha fazla erişime sahip."

ABD MEDYASI GÖSTERİLERE LEKE SÜRMEYE Mİ ÇALIŞIYOR?

Yahudi lobisi her yolu deneyecek şüphesiz. Gazze'ye destek gösterilerini "Antisemitizm" ile bağdaştırmaya çalıştılar, rektörleri baskı altına alarak istifaya zorladılar, diğer üniversite yönetimlerine mesaj verdiler. Kaba kuvvete başvurup polislerle, askerlerle öğrencileri, gazetecileri hedef aldılar. Tiktok'a yasak getirdiler. Şimdi de basın yoluyla gösteriler hakkında çeşitli iddialar ortaya atıyorlar.

New York Post "Gazze Protestolarını George Soros fonluyor" şeklinde haber yaptı. Bu haberle gösterilerin bir anlamı olmadığı, gençlerin vicdanlarından çıkan haykırışların, planlı-programlı hesaplı-kitaplı olaylardan öteye gitmediği algısı oluşturulmak isteniyor.

Ancak aynı New York Post, İsrail katliamında soykırıma destek veren paylaşımları nedeniyle protesto gösterilerine hedef olmuştu. Yahudi lobisinin güdümünde haberlerle tepki toplamıştı. Aylar öncesine gitmeye gerek yok aslında. 1-2 hafta önce Batı Şeria'da İsrail'in 9'u çocuk 20 kişiyi katlettiği haberi, "9'u çocuk 20 İsrailli Hamas'ın hava saldırısında öldüler" ifadeleriyle servis edip alçak bir manipülasyona imza attılar. Şimdi de "Soros fonluyor" iddialarıyla eylemlere ve ABD halkının bilinçlenmesine engel olmaya çalışıyorlar.

NE OLDU İNSAN HAKLARI RAPORUNDA SÖZ ETTİĞİNİZ DEĞERLERE?

ABD bu hafta 2 ayrı açıklama ile Türkiye'yi hedef aldı. Biri ABD Dışişleri Bakanlığı 2023 İnsan Hakları Raporu diğeri de Biden'ın sözde "soykırım" açıklaması.

ABD'lilerin hazırladığı 2023 "sözde" İnsan Hakları Raporunda, Türkiye'nin terörle mücadelesi çarpıtılarak "insan haklarına müdahale ediliyor" algısı oluşturulmuştu Osman Kavala, Can Atalay üzerinden.

ABD Dışişleri kendi insan hakları raporunu hazırlasın bu saatten sonra. Siyonizme öyle belden bağlılar ki bas bas bağırdıkları "düşünce özgürlüğü" kavramını paspas ettiler ayaklarının altına. En önemlisi de ABD gençliği ne kadar çürümüş bir kafa yapısının kendi hükümetlerini esir aldıklarını görüyor artık. Vergilerinin İsrail'e mermi olmasından rahatsız ABD vatandaşlarının sayısı günden güne artıyor.

Gelelim Biden'ın 1915 olayları hakkındaki açıklamasına. ABD Başkanının "soykırım" kelimesini kullanması haber değeri taşımıyor ancak Gazze'de soykırım gerçekleştiren İsrail'e böylesine kol kanat gerip, daha yeni 26 milyar 400 milyon dolarlık silah yardımı yapıp, katledilen her Gazzelinin kanında parmağı olan ABD'nin, Türkiye'yi (defalarca ortak tarih komisyonları kurulsun çağrısına rağmen) soykırımla suçlaması tam olarak kendisine yakışır bir hareket.

Sözün özü malesef dalga konusuna dönüşen bir kavram oldu "Dış mihraklar" ifadesi. Ancak bize laf eden, bizi sözde demokrasiye, insan haklarına uymaya davet edenler, Türkiye'yi bu kavramlar üzerinden lekelemeye, yaralamaya, vurmaya çalışanlar, bu kavramları bahane edenlerin hali ortada. Mesele ne zaman demokrasi, ne zaman insan hakları olmuş?

Bu sorunun yanıtını da siz değerleri okurlara bırakıyorum.

H. Akif Küçükal / Haber7

Kaynak: haber7