AB’de dağılma korkusu

Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen AB ekonomi zirvesinde AB’nin ekonomik ve siyasi sorunlarının yanında popülizm, terörizm ve sığınmacı krizi gibi tehditlerle karşı karşıya olduğu gerçeği dile getirildi. 

Zirvede Fransa Başbakanı Manuel Valls, Fransa’da gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde aşırı sağ tehlikesine işaret ederek “Tüm kamuoyu araştırmaları AB karşıtı Marine Le Pen’in ikinci tura çıkacağını gösteriyor. Bu, Fransa’da siyasetin dengesinin tamamen değişmesi ve AB’nin çökme aşamasına geleceği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Avrupa’daki ırkçılığa dikkat çeken Fransa Başbakanı Manuel Valls’in “Avrupa’nın aşırı sağcı partilerin neden olduğu popülizm tehlikesiyle karşı karşıyadır. AB ölebilir. Bizim sorumluluğumuz, halkların öfkesini dinlemek” şeklinde açıklaması ise Avrupa siyasetinde gündem oldu.

Aslında Almanya Şansölyesi Merkel de benzer korkuları yaşıyor. 

Diğer en büyük iki sorun işsizlik ve güvenliktir. 

Bertelsmann Vakfı’nın araştırmasına göre AB ülkelerindeki tam gün çalışanlar arasında yoksulluk artıyor.

‘2016 Sosyal Adalet Endeksi’ adlı rapora göre; Avrupa’da tam gün çalışmakla birlikte yoksul düşme tehlikesiyle karşılaşanların sayısı artıyor. Bu sınıfa dahil olanların toplam çalışanlar içindeki payı 2013 yılından bu yana yüzde 7,2’den yüzde 7,8’e yükseldi.

Uluslararası Çalışma Örgütü, AB ülkelerindeki istihdam durumunun incelendiği bir rapor yayımladı. Rapora göre, işsizliğin arttığı ülkelerde sosyal patlama riski de büyüyor.

AB üyesi ülkelerin katılımlarıyla gerçekleşen toplantıların hiç birinde çözüm üretilemiyor. AB üyesi ülke başkentlerinde  “AB, sorunlarını aşamıyor” itirafı yüksek sesle dillendirilmeye başlandı bile.

Uzmanlar ve bazı siyasetçiler, “Türkiye ile hesaplaşma yerine kendi iç sorunlarımıza çareler aramalıyız. Aksine AB dağılacak” uyarısında bulundular.

ABD yeni Başkanı Donald Trump, “AB, Türkiye’yi tehdit edeceğine kendi birliğini sağlamaya çalışsın” diyerek AB yöneticilerini uyarmıştı. 

***

AB’YE  “TOPAL ÖRDEK” BENZETMESİ

“Topal Ördek” sözcüğü son yıllarda siyaset arenasında sıkça kullanılmaya başladı. 

“Topal Ördek” benzetmesi aslında ABD Başkanı Obama için yapılmıştı.“Topal Ördek” ne anlama gelir? Siyasiler için neden kullanılıyor?

Meraklı okurlarımdan çok sayıda sorular geldi.

Halk arasında, işleri ve ilişkileri eksik olan, normal yürüyüşünü sürdüremeyen anlamında kullanılır.  Siyasette ise “Topal Ördek” siyasi gelecekleri bitmeye yakın olan, yetkileri kısıtlanmış, aldıkları siyasi kararları uygulamaya muktedir olamayan, aldıkları siyasi yaralar yüzünden siyaset sahnesinden ayrılmak üzere olan siyasiler veya kuruluşlar için kullanılan bir benzetmedir. 

ABD’de ise beklenen performansı gösterme becerisini gösteremeyen vizyon ve misyon sahibi olmayan başkanlar için de “Topal ördek (Lame Duck)” yakıştırması yapılır.

Şimdilerde ise AB, ‘topal ördek’e benzetiliyor.

Çünkü AB’nin hâlâ etkili bir dış politikası yok. Kendi anayasasını ve savunma konseptini oluşturamadı. 

AB’de; siyasi, savunma, ekonomi, göçmen ve ırkçılıkla mücadele başta olmak üzere, hemen her alanda büyük gerginlikler ve kutuplaşmalar yaşanıyor. 

AB, küresel sistem içinde güçlü bir yer edinemediği için siyasi birliğini korumakta zorlanıyor. 

Düzen kuramayan ve sorunlara çareler üretemeyen AB’den İngiltere referandum sonucu ayrıldı.  

1990’lı yıllarda AB trenine atlayıp kurtulmayı hayal eden devletler vardı. Şimdi ise AB için parlak bir gelecek göremeyenler ‘Birlik’ten ayrılmak istiyor.

Kısacası, bu nedenlerden ötürü AB“topal Ördek”e benzetiliyor.