İçinde yaşadığmız memleket Türkiye; tarih boyunca büyük medeniyetlere beşiklik etmiş, adeta büyük Asya kıtası ile Avrupa arasında bir köprü. Koskoca Osmanlı İmparatorluk ağacının çekirdeği hükmünde. Bu arazilerde kurulup, üç kıtaya yayılıp, oralarda 5-6 asır hüküm sürmüş Osmanlının bâkiyesi. Çok kavim-kabile ve ırkların ve de din ve inanışların, bin yıllarca zamandan beri bir arada yaşadığı medeniyetler beşiği.

İşte burası coğrafi, yeraltı-yerüstü zenginlikleri açısından da iştahları kabartıcı. Çok ülkelerin gözü burada. Buranın dostu da olacak, düşmanları da çok olacak. Bundan tabii ne olabilir ki.

Avrupa Osmanlıyı parçalayıp, arazisi üzerinde 40 küsur devletciğe ayırdıktan sonra, şimdi de Türkiye’yi parçalama peşinde. Anadoluyu istila ettiği zaman, halkın İstiklal Mucadelesi karşısında burada tutunamayacağını anlayınca, fizikî işgalden vazgeçip, kültürel istilaya karar verdi. Lozan anlaşmasıyla TC yi tanırken, gizli anlaşma maddeleriyle de Türkiye’yi İslam’dan uzaklaştırmayı hedefledi.

Lord Kürzon’un avam kamarasındaki, kürsüye elinde bir kitapla çıkıp yaptığı konuşma herkesce bilinir. Neydi o konuşma: ‘’ Beyler! Osmanlıyı parçalamak ve yok etmek istiyorsanız, onları şu elimdeki kitapatn, yani Kur’an’larından koparmamız, uzaklaştırmamız lazım. Onlar bu kitapdan kopmadıkca onları yenemeyiz.’’

Siz, CHP’nin idaresinde iken bu ülkede Kur’anın yasaklanmasının, Allah bile demenin, Ezanın aslına uygun olarak okunmasının men edilmesinin neden olduğunu zannediyorsunuz. İstiklal mahkemelerince bir çok âlimin idam edilmesinin sebei ne zannediyorsunuz? Türk mûsikisinin bile yasaklanmasından nasıl bir mana çıkarıyorsunu?. Medreselerin, tekkelerin, zâviyelerin kapatılıp, onların boşluğunu dolduracak kurumların açılması yerine, Köy Enstıtülerinin kurulmasınındaki maksadın ne olduğunu zannediyorsunuz? Bınların hepsi, bir milleti öz dininden koparıp hiristiyanlığa zemin hazırlamanın çalışmalarıydı. Birgün geldi bu memlekette, cenazeleri dini inancına uygun kaldıracak hoca bulamadılar. İnsanımızı ruh kökünden zorla koparmak için yapmadıklarını bırakmadılar. İnançsız ve İslam düşmanı azınlık bir gurup, milleti, etle tırnağı birbirinden koparır gibi, inancından koparmaya zorladı. Dede ve babalarımızın anlattığı o kadar çirkin olaylar var ki, onları işitirken hep midem bulanmış, neredyse istifra edesim gelmiştir. Biz bunları unutamayız, çocuklarımıza da çokca anlatıp unutmamalarını sağlamalıyız.

Ne zaman milletin özüne doğru dönmesi için çalışan, özüne kavuşturacak icraatlar yapmaya kalkışan birileri olsa, onları zorla iktidardan indirmişler, yeniden bu milletin değerlerine değer vermeyenlere ipin ucunu teslim etmişlerdir. 27 mayıs 1960 darbesi böyle bir darbedir. Ama bu millet, hemen tepki vermiş ve ilk fırsatta bu ihtilalı yapıp miletin başına geçenleri, reyleri ile uzaklaştırmıştır.

Şimdilerde millet özüne dönüş havasını yakalamışken, yine, dış güçler içteki işbirlikcileri ile harekete geçmiş, birçok gafilleri de yanına almış, millete huzursuzluk verici işler yapmaya başlamışlardır. Gezi olayları, onun devamı diyebileceğimiz birçok eylemler ve nihayet (şimdilik) dersaneler! Bunlar birer tesadüf değil, organize işlerdir.

Gelecek yazımızda inşallah dersane olaylarını şöyle bir kurcalayacağız, bakalım altından neler çıkacak.

Mevlâ görelim neyler?
Neylerse güzel eyler.

Ali YÜKSEL
[email protected]