Terörle mücadele edenler ile teröre taraf olanlar…

 

Yine saldırı yine terör yine terör. Bu sefer en çok turist alan tarihi ve ticaret şehrimiz İstanbul’da bir Alman turist kafilesi hedef alındı. Aslında o turist kafilesi üzerinden Türkiye ve Almanya hedef oldu. 

 

Alman Tornado keşif uçakları DAEŞ’e karşı başlayacak o büyük operasyon için ittifak güçlerine katılarak görevine başlamasından 4 gün sonra bu saldırının gerçekleşmiş olması bir tesadüf olamaz.

 

DAEŞ terör örgütü Sultanahmet meydanında gerçekleştirdiği bu eylemiyle aslında iki hedefi vurmuş oldu. Birinci hedef; terör örgütü DAEŞ operasyonuna uçaklarını gönderen Almanlardı, ikinci hedef ise Türkiye. Çünkü Alman Tornado uçakları İncirlik Hava Üssü’nden kalkmıştı.

 

Terör örgütü DEAŞ böylece “bir taşla iki kuş” misali iki ülkeyi hem vurdu hem de tehdit mahiyetinde Türkiye ve Almanya üzerinden DAEŞ ile mücadele veren ülkelere mesaj vermiş oldu.

 

KARANLIK KAFALAR

 

İstanbul’daki o intihar saldırısında ülkemizin misafiri 11 turist öldü. İki gün sonra  Diyarbakır’ın Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına PKK’lı teröristlerce düzenlenen bomba yüklü araçlı saldırıda 1 polis şehit oldu, 5 sivil de yaşamını yitirdi. Olayda 6’sı polis, 39 kişi de yaralandı.

 

Ölenler arasında 5 aylık bebek ile 1 ve 5 yaşlarında iki çocuk bulunuyor.

 

Bir kere daha görüldü ki! İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Yahudi ve isterse başka bir görüşten olsun, herkes terörün kurbanı olabilir. Terörün önceliği yoktur. Terör, yerlisini de yabancısını da, dinlisini de dinsizini de, yaşlısını da gencini de vurabilir.

 

 

Kendilerini “Aydınlar” olarak tanıtan 1100 kişi bu kanlı eylemleri gerçekleştiren terör örgütüne  destek amacıyla bu sadist ruhlu canilere karşı mücadele veren hükümet, asker ve polis güçlerimize karşı açıklamalar yapıyor, bildiriler yayınlıyor. Bunlar bu kampanyalarıyla ihanetin suç ortaklarıdırlar. Onlar ‘Aydın’ değil, milli ruh ve reflekslerini kaybetmiş  “Karanlık Kafalar”dır.

 

Üzülerek ifade etmek isterim ki; HDP’nin tamamı, CHP’nin bir kesimi siyasiler de bu ihanetin içindedir.

 

EGEMEN GÜÇLER TERÖRÜN HAMİSİDİR

 

Ortadoğu bağlamında ‘mülteciler sorunu ve terör belası’ Türkiye’nin yanlış ‘Dış politika’larının bir ürünü değil, aksine Uluslararası Toplum üzerine düşeni yapmadığı için terör örgütleri gelişmiş ve bugün herkesi tehdit eder duruma gelmiştir.

 

Bölge üzerinde çıkar hesapları olan egemen güçlerin ‘istihbarat servisleri’ Ortadoğu’da yerli piyonları üzerinden bu örgütlerin bazılarını kurdurmuş ve bazı kurulu örgütlerle çıkar pazarlığı sonucu gizli, kirli ve karanlık ilişkilerini sürdürüyorlar.

 

Bir taraftan PKK terör örgütü hükümetin başlattığı ‘Çözüm Süreci’ne rağmen kanlı eylemlerine yeniden başvurması, diğer taraftan HDP’nin şehirleri kurtarılmış bölgeler ilan etmek için alçakça saldırılar düzenleyen terör örgütüne desteğinin yanında “Özerklik, bağımsızlık” gibi açıklamalarda bulunması yine o gizli servislerin işidir.

 

TERÖR AVRUPA’DAN BESLENİYOR

 

Almanya başta olmak üzere Batılı ülkeler yıllardır  “Bana zarar vermiyorsa bunlar terör örgütü değildir”  anlayışıyla hareket etti. Suriye’deki diktatör Esad’ın kendi halkını katletmesi ve Irak’ta terör örgütlerinin kanlı eylemleri görmezlikten gelindi.

 

Bu sakat anlayışla hareket edildiği için onlara göre terör örgütü DAEŞ’tir. Türkiye’yi tehdit eden MLKP, DHKP-C, PKK, PYD ile YPG gibi terör örgütleri terör örgütü kabul edilse de onlara karşı bir mücadele edilmiyor. 

 

Türkiye, hem terör konusunda hem de mülteciler mevzusunda BM ve AB tarafından yalnız bırakıldı. Bugün o yanlış politikalarının sonucu olarak mülteci ve terör konusunda Batı dünyası bedel ödemeye başladılar.

 

Tekrar ediyorum: Ortadoğu’ya hedeflenen tüm aktörler terör örgütü diye sadece IŞİD’i hedef almaları yanlış olur. Hedef tüm terör örgütleri olmalıdır!..

 

Türkiye, Irak ve Suriye’deki karmaşa karşısında BM, AB ve NATO’yu defalarca gereğini yapmak üzere göreve çağıran Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan, “geç kalınırsa bölgede yeni terör örgütleri oluşur, ateş büyür ve bu ateş hepimizi yakar” şeklindeki çağrı ve uyarılarına kulak tıkayanlar şimdi umarım bu gerçeği anlamışlardır.

 

Dileriz ki, Batılı ülkeler bu yanlış terör politikalarını değiştirir ve ağır bedeller ödemeye mecbur kalmaz.