ŞER ODAKLARI YİNE FAALİYETTE

 

Diyeceksiniz ki; o odaklar hiç durmadı ki.

Doğru, şer odakları Adem ve oğullarına harb ilan ettiği zamandan bugüne hiç durmadı. Mesaisine hiç ara vermedi, vermelerini de boşuna beklemeyelim.

 

Çünki; Şeytan, Allah'ın ''Adem'e secde et'' emrine uymayıp ebediyyen Cennetten kovulunca, Allah'tan Adem ve oğullarıyla kıyamete kadar uğraşma izni istedi. Allah da ona izin verdi. Öyle olunca, kıyamete kadar sürecek bir HAKK-BATIL mücadelesi başlamış oldu. Bizler böyle bir mücadelenin figuranlarıyız. Herkes rolünü oynayacak.

 

Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör olayına geçtiğimiz hafta Ankara'da şahid olduk. Barış yürüyüşü yapmak için toplananların arasında patlatılan iki bomba ile 97 kişi hayatlarını yitirdi. İçimiz yandı, çok üzüldük.

 

Bazıları bu yürüyüşü tertip eden kesimlerin, düşünce ve eylemleriyle BARIŞA en uzak kesimler olduğunu, BARIŞI ağızlarına en son alacak kimseler olduğunu yazıp-söylediler. Belki haklıydılar ama, bunların öyle olmaları hiç bir zaman onlara suikast ve katliam yapılmasını haklı kılamaz.

Ancak memleketimizin son on yıllarda katetdiği ileri hamleler, birilerini rahatsız etti besbelli. Türkiye'nin memleket içi ve dışında imajının düzelmesi, dış mihrakları ve içerdeki uşak ve işbirlikcilerini kudurttu. Kimisi aldatılmış ideolojik dürtülerle, kimisi de maddi çıkarları sebebiyle, havasını teneffüs edip suynu içtikleri, ekmeğini yiyip semirdikleri memleketlerini mahvedecek işbirliklerine girmekten kaçmıyorlar. Bu tiynetteki insanlardan iyi bir şey beklemek elbette beyhudedir. Onun için biz tedbirimizi alıp ona göre çalışmamız ve hertürlü mucadeleye hazır olmamız gerekir.

 

BİR KASIM SEÇİMLERİ NASIL OLUR?

 

Elbette gelecek ve olacağı Allah bilir, ama perşembenin geleceği çarşambadan belli olurmuş.

AK Parti, tek başına iktidar olamasın da ne olursa olsun deyip, CHPli, MHPli ve AK Partili olup da bazı şeylere kızıp HDPye oy verenler, bu 4 ay içerisinde ülkenin ne hale geldiğini görüp, biraz akılları başlarına gelmiştir umarım. Yukarda saydığım her kesimden birçok insanlarla görüştüm, çoğunun aklı başına gelmiş görünüyor. İnşallah AK Parti yetkilileri de, biraz düşünüp olanlardan ders çıkarıp onların da akılları başlarına gelmiştir. ''Ne yaparsak yapalım, millet bize oy vermeye mecbur, nasıl olsa bir alternatif yok'' demekten ve Millet Vekillerine, İl Başkanlarına ''sayemde Millet Vekili, İl Başkanı oldun'' gibi laflar etmeyi, hava atmayı, her türlü kerameti kendinden bilmeyi bırakıp, hakeden herkese değer vermeyi öğrenmişlerdir. Bunlar, yüce Peygamberimizin ''Allah tevazu (alçak gönüllülük) göstereni yükseltir, tekebbür (kendini yüksek, başkasını alçak) göstereni alçaltır'' buyurduğunu bilen kimselerdir. Demekki, üst üste başarılar insanları şımartıyor, geçmişini unutturuyor, olmaması gereken hallere düşürüyor, dememesi gereken lafları dedirtiyor, yapmaması gereken hareketleri yaptırıyor. Doğruyu söyleyen dostlarından uzaklatırıyor, yağcıları etrafına toplattırıyor. Onların övgüleri ile kendinden geçerken, bir de bakıyorsun, Allah'ın şefkat tokatını yemiş.

 

İnşallah, bu şefkat tokatından gerekli ders çıkartılır da, daha berbat  akibetlere düçar kalmayız.

Ben, bu seçimde de AK Partiye tek başına iktidar fırsatı verelim de, hatalarını telafi etsin, bu güne kadar yaptıkları güzel hizmetleri daha ileri götürebilsinler diye düşünürüm.

 

Ha, bir de sadece maddi kalkınma toplumun necatı için yeterli değildir, manevi kalkınmaya da biraz önem verip birşeyler yapsınlar isterim.

1 Kasım seçimleri milletimiz için, insanlık için hayırlar getirsin temennisiyle,

kalın sağlıcakla.

 

Selam ve duaalarımla ...