İnsanoğlu, geçmişinin muhasebesini tam olarak yapmadan, hep geleceği merak etmiş ve hep ” ne olacak halim/halimiz” diye sormuştur.

Ben de şimdi soruyorum ” ne olacak Türkiye’nin hali?

Bu soruları şöylecece çoğaltabiliriz. ” ne olacak Suriye’nin hali? Ne olacak Irak’ın, Filistin’in, Pakistan, Afganistan ve halkı Müslüman olan memleketlerin hali?

Amerikadaki Zencilere yapılan muamelelere bakıp ”ne olacak bu Amerikanın hali” demek de gerekebilir.

Tabii, şu an Türkiye’de seçim sonrası, şekillenen siyasi durum, ilgilenmemiz gereken en acil durum.

Seçim sonrası partilerin durumu elbette partilerin yetkilileri/yetkili kurumlarınca değerlendirilmiş ve gereken dersler çıkarılmışdır umarım (acaba?)

AK Partinin tek başına iktidar olamayışının bir çok sebebleri üzerinde, çok duruldu, İsabetli/isabetsiz yorumlar yapıldı, elbette yapılacak. Bunlar üzerinde ayrıntılı duracak değilim. En azından benim makalemin haddini aşar.

Bence, gelinen şu noktada iyi/kötü bir koalisyon bir an önce kurulmalı ve ülke insiyatif kullanabilecek bir hükümete kavuşturulmalıdır.

Tabii böyle bir duruma da düşülebileceği, siyasi parti liderlerimizce tahmin edilebilse de, seçim kampanyası esnasında ona göre dil kullanılsa, elbette iyi olurdu. Sanki bunlar bir daha yüz-yüze bakmayacakmışcasına, ver yansın etmeyip, akıllarına/ağızlerına geleni meydanlarda söylemeseler, elbette iyi olurdu. Ama heyhat, bunlar hepsi konuşmalarında seviyeyi çok düşürdü. Gerçi bu noktada AK Parti daha dikkatli ve sorumlu davranıp/konuşmalı idi ama bu olgunluğu gösteremedi. (Bir bakıma düştüğü şu duruma düşüş sebebleri arasında, bu üslubun da, payı vardır ya)

Bu arada tarafların koalisyon görüşmelerinde daha dikkatli davrandıkları, sorumluluklarının farkında oldukları dikkat çekmektedir. Bu da güzel bir gelişme ve gelecek için ümit verici bir haldir. Buna da şükür diyebiliriz.

Elbette, AK Parti/CHP koalisyonu bu ülke için, geleceğe daha ümitli bakmamız için bir UMUT’tur. Bu makale yayınlanıncaya kadar belki bazı durumlar netlik kazanacak, bazı neticeler alınmış olacaktır ama şu an ki duygularımızı dile getirişimiz, bir dua yerine de kabul edilebilir.

Hepimiz, AK Partili, CHP li, MHP li, HDP li ve diğer bütün parti ve düşünce/inanış sahibi herkes, bu memlekette yaşayan herkes, aynı gemideyiz. Gemi batarsa hepimiz batacak, Gemi kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Herkes sorumluluk duygusu içinde hareket etmek mecburiyetindedir. Yoksa Temelle Dursun hikayesine dönmesin bu iş. Nasıl mı?

Temelle Dursun Trabzon’dan İstanbul’a gitmek üzere uçağa binmişler, uçuyorlar. Temel uyumuş. Bir ara uçak hava boşluğu sebebiyle sarsılmaya başlamış. Dursun endişeye kapılmış, korkmuş ve Temeli kolundan sarsarak, telaşla, ula Temel kalk! Demiş. Temel şaşkınlıkla, ula noli? Demiş. Ula uçak düşi, demiş. Temel, uykudan uyandırılmanın şaşkınlığı ve hoşnutsuzluğu içerisinde ” ula düşerse düşsün, babanın malı mı?” deyip yine uykuya dalmış.

Lafın tamamı, deliye söylenirmiş muhterem okuyucularım.

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.

Biz de yapacaklarımızı güzel yapmaya çalışalım temennisiyle …

Selam ve dualarımla …

Ali YÜKSEL