Türk Milleti bir bina kurmalı cihanın orta yerine…

         Girişinde GÜÇLÜ ve BÜYÜK TÜRKİYE olmalı. Nasıl olacak peki? Millî Birlik ve beraberlikle çok çalışarak. İnsanlık bundan sonra çalışkan, fedàkâr toplum deyince, millet deyince Japonları ya da Almanları değil bizi anlatsın…

         Birinci katında iki Kutlu Coğrafyayı bir araya getirmek olmalı.

         Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Osmanlı Milletler Topluluğu (OMT). Bunlar birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır. Bunun için önce ülkemizdeki yoz kafalı, küçük düşünceli, mefkûresiz, geçmişle boğuşmada keramet arayan kişileri aşmamız gerekiyor. Bu idrâksiz kişiler halkımızın zihnine ciddi manada çelme atıyorlar. Ülke sathına ve çevre coğrafyamıza da bu öngörüsüz duruşlarını aksettiriyorlar.

         İkinci katında D-8, Ümmet Coğrafyası ve Mazlum Milletler…

         Güney Amerika Ülkeleri, Afrika Ülkeleri, Asya’nın birçok bölgesi emperyalizmin kıskacından çıkma mücadelesi vermektedir. Tüm bu coğrafyalarda Türk ve Türkiye imgesi, merhamet ve mertlik ile özdeşleşmiş olarak anılmaktadır. Değerlendirilmelidir. 

         Mazlum Milletler kadar emperyalist devletlerin içindeki merhametli ve mazlum sessiz çoğunlukta dikkate alınmalıdır. Filistin’de İsrail tanklarının ezdiği ABD vatandaşı Rachel CORRİE “Zulüm bizden ise ben bizden değilim.” demiş bir merhamet timsalidir. Biz bu güzel insanlarla da bir araya gelecek alt yapıyı oluşturmalıyız.

 

         Dünyanın başındaki Küresel Çete = Siyonizm ancak Millî Devletlerin birliği ve karşılıklı bağımlılığı ile kovulabilir. Başka türlü bir devletin Küresel emperyalizme karşı durabilmesi imkânsız denebilecek kadar zordur.

 

         Çok çalışmalıyız.

         İslâm Coğrafyası’nda akan kan, katliam ve gözyaşı için “Araplar!” deyip kaçmak ahlâklı bir duruş olamaz. Burada kurulan tüm devletler İsrail gibi kurulmuştur. Kukla devletlerdir ve İngiliz, Fransız işgâlciler işgâllerini bu devletler aracılığı ile meşrûlaştırmışlardır. Biz buraları yöneten kuklaları kaybetmeyelim ancak halka ayrıca ulaşmamız gerekmektedir. Küreselleşen Dünya da medya en büyük silahtır. Biz de kullanabilmeliyiz. Tertemiz mâzimiz ile merhametli halkımız ile dünyanın her yerine ulaşmalıyız.

 

         Güçlü olmaktan başka çaremiz yoktur.

         Birlik olmaktan başka çaremiz yoktur.

         Kim Sünnî, kim Alevî, Kim Şiî? Biz Müslümanız. Bakın Avrupa’da Aleviliği başka bir din olarak takdim etmeye çalışıyorlar. Haçlı bu!. Malazgirt’i, İstanbul’u, Mohaç’ı, Viyana’yı, Preveze’yi unuturlar mı zannediyorsunuz? Düşman uyumuyor.

         Kim Türk ırkından, kim Kürt, kim Arap, Kim Çerkez, kim Pomak?

         Bin yıldır hâlâ bir millet olamadıysak vayy hâlimize!...

         Cumhurbaşkanımızın “TEK MİLLET, TEK BAYRAK, TEK VATAN, TEK DEVLET” parolası uydurulmamıştır. Dedelerimiz yüzlerce yıldır bunun için şehit olmuyorlar mıydı?

         Bu toprakta “Et-Tırnak!” diyen samimimi değildir. Çünkü Türk Bedeni’nin her yerinde hepsi var. Saçtan, kalbe, kola, ayağa kadar.

         Mozaik diyenler de art niyetlidir. Bizim yurdumuzda biz zorla bir araya getirilmedik. Bir arada olmamız için dışardan bir kaynaştırıcıya da ihtiyacımız yok. Anadolu Mozaiği diyenler samimiyetten yoksundur. Doğrusu Anadolu Mermeri’dir.

 

         Ey Türk Evlâdı!

         “Tekdir Allah!” dedin taşlar diktin.

         Kutlu Rehberin (SAV) ardına düştün.

         Sancaktar oldun gaza meydanlarında.

         Gazi oldun, şehit oldun asırlarca…

         Halife oldun, İslâm Sevdasıyla…

         Mete Han, Alparslan, Bilge Tonyukuk…

         Attila, Selahaddin, Fatih…

         Kimin atası?

         Kahraman Kürşâd, Hamza, Ali, Ulubatlı Hasan…

         Kiminle omuz omuza!

         Dedem Korkut, Yesevî Hocam, Yunus, Hacı Bektaş, İmâm-ı Azam…

         Kimi öğütledi, kime öğretti?

         Edebi, erkânı, yol gitmeyi, iz sürmeyi…

         Hepsi omuzlarında rütbe, adında şan,

         En büyük unvan.

         Emanetin çok yükün ağır.

         Unutma, bunun için gözlenir yolun..

         Bunlarla beklenirsin Ey Türkoğlu Türk…

         Gazze’de de, Urumçi’de de…

         Nijerya’da da, Sudan’da, Yemen’de de…

         Sadece oralar mı?

         Hayır, hayır!..

         Bil ki uyuşturucu girdâbında kıvranan Avrupalı, Amerikalı da..

         Fuhuş batağındaki Uzak doğulu kız da…

         Hepsi, hepsi seni bekliyor…

         Kalk ağaya, kal da yürü…

         Altay’lardan Tuna’dan yürüdüğün gibi yürü..

         Volga’dan Nil’e aktığın gibi çağla.

         Bakma zincirlerine onlar yük.

         Kır da yürü.

         Hırsla yürü..

         Azimle yürü..

         Heybetinle yürü…