Dostlarım!

” Bir münkeri  görürseniz, elinizle düzeltin, buna gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin. Şayet buna da gücünüz yetmiyorsa, kalbinizle buğzedin. Kaldı ki bu (sadece kalbinizlebuğzetmeniz), imanın en zayıfıdır.”  Hadis-i şerif

” Ya iyilikle (mağrufu) emreder, kötülük (münker) den nehyeder (sakındırır) sınız,  ya da, üzerinize gelecek belâ dalgalarını bekleyedurun”   Hadis-i şerif

Allah’a emanet olunuz.

 

MANEVİ KALKINMAYA GEREKEN ÖNEM VERİLMELİ!

Elbette maddi kalkınma olacak, olmalı. Ancak manevi kalkınma olmadan, maddi kalkınma insanların mutluluğu için yeterli mi? Bu soruya maalesef evet dememiz mümkün değil.

Bunun yansımasını toplum ‘’parayla saadet olmaz’’ diye türkü söyleyerek dile getirmiş. Sadece maddi kalkınma insanların hayvânî taraf ve özelliklerini arttırır. Hal buki; insanın insânî taraflarının gelişmesi için, manevi kalkınmaya ihtiyaç var.

Bir zamanlar Necmeddin Erbakan hoca, partisi için bir slogan dile getiriyordu.  ‘’Önce ahlak ve maneviyat.’ Ne kadar da haklı bir söz.

12 yıldır maddi alandaki gelişmeler, insanların daha insani olmasını sağlayamadı, bilakis insanları daha bencil, daha fazla zevkine ve lükse düşkün hale getirdi. Bu arzularını yerine getirmek için, daha bir acımasız oldular. Bu isteklerine ulaşabilmek için haram-helal demeden daha fazla paraya ulaşmaya çalıştılar.

Dostluklar azaldı. Dostluklar menfeat birliğine dönüştü. Eskiden insanların derdi ile dertlenme, bir değerdi, şimdi enayilik olarak değerlendiriliyor. Haksız kazanç normal karşılanmaya başlandı. Artık para ve servete ulaş da, nasıl ulaşırsan ulaş, fark etmiyor, yadırganmıyor. Koskoca Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına sebeb olan âmil (etken) lerin başında devâir-i devlet (devlet dairelerin) de yaygınlaşan RÜŞVET belası idi.Anlatılır ki; Anadolu’da bir kasabaya bir Kadı (hakim) gelmiş. Rüşvet yemeden hiçbir iş yapmazmış. Adam bayağı yükünü tutmuş. İstanbul’a şikayet üstüne şikayet, adamın tayini bir başka yere çıkmış. Yükünü sarmış giderken bıyığının altından gülüyor ve şöyle diyormuş. ‘’ Hey gidi zavallılar! Beni buradan kovdurdunuz da iyi mi ettiniz?  Benim küpler altınla dolmak üzere idi.  Şimdi yeni gelenin küpü boş gelirse ne yapacaksınız?’’

İşte bütün bu gelişmeler, insanlığın geri plana atılması demektir. Bunun devamı daha da kötü gelişmelerin habercisi.  Eğer bu hükümet, bu rüşvet olaylarının önüne geçmez-geçemezse 2023 ü falan unutsun. 28 şubatta ‘’bu süreç bin yıl sürecek’’ diyenlerin durumuna düşebilir. (O sıralarda kendilerine ne kadar da güveniyorlardı.)  Onların ömrü beş sene sürebilmişti.

Kimi dinlesem, RÜŞVETsiz hiçbir dairede iş yaptıramadıklarını anlatıyor. RÜŞVET marjlarının çok yükseldiğini anlatıyorlar. Eskiden bu miktar, yüzde beş, bilemedin yüzde on idi, şimdi yüzde yirmiden aşağı yok, maalesef, yukarısına sınır yok deniliyor. Meselâ; ‘’bir milyon liralık işi, on milyona veriyorlar, dokuz milyonu paylaşıyorlar’’ deniliyor.

Elbette her denilen doğrudur denilemez, bu söylentilerde yalan da, mubâlağa (abartı) da vardır ama, atalar boşuna söylememiş;  ‘’ateş yanmayan yerden, duman tütmez’’ diye.

Yetkililere sesleniyorum! Söylentileri araştırsınlar, üzerine gidip araştırsınlar. Bu ateş bacayı iyice sarmadan tedbirini alıp, bu RÜŞVET belasından milleti kurtarmaya çalışsınlar, önüne geçmeye çalışsınlar. Bu bir DOST ikazıdır.

Yoksa bu ATEŞ sizi hem bu dünyada, hem de ebedi dünyada fena yakar, kurtulamazsınız! Benden söylemesi. Vesselam.

28.10.2014

Ali YÜKSEL