3. Havaalanı temel atma merasimini gururla seyrettik. İnsanların ilgisi güzeldi, Başbakanın konuşması her zaman olduğu gibi, yine çok güzeldi. Ama bu sefer, yapılmasının engellenmesi için, nice kalkışmalar ve terör olayları tertip edilmesine rağmen atılan bir temel olduğu için, daha bir heyecanlı, daha bir anlamlı konuştu. Dinleyenler de böyle anlamlı duygularla yüklü ve heyecanlı idi. Malum, 3. Köprünün inşaatı da hızla ilerliyor.

Aklıma, (hatırladığıma göre Neşet Ertaş’ın) bir türküsü geldi. ‘’Köprüden geçti gelin’’ diye. Benim de bu türkü sözcüğünden çıkarak aklıma gelen bir sürü fikirler geldi. Ne gibi şeyler? diyeceksiniz. Hepsi çok uzun kaçar, ama birkaçını sıralayalım:

  • Bu birkaç ağaç kesilmesin diye gezi olaylarını başlatanların, sonra hükümetten 7-8 maddelik isteklerinin ilk üçü neydi?

  1. Üçüncü hava alanını yapmayacaksınız,

  2. Üçüncü köprüyü yapmayacaksınız,

  3. Üçüncü otoyolunu yapmayacaksınız, … Anadolu’da böyle bir durumda bir tâbir vardır. ‘’Delinin zoruna bak’’ derler. Ne alâka. Ama adamların derdi ağaç falan değil. Hangi dış güçlerin ekmeğini yiyip, kılıcını salladıkları belli.

  • Memleketi PKK ile 40 yıldır oyalayan dış güçler ve içerideki işbirlikçileri, çözüm sürecinin başlaması ile ellerinden oyuncağı alınmış çocuklara döndüler. Ümitsizliğe düştüler. Huysuzlaştılar, tahripkar bir yol izleyerek memleketi iç kargaşaya sevk edebilmek için çeşitli anarşi ve tedhiş olaylarına baş vurmaya başladılar. Halkı da arkalarına alıp, olayları bir iç isyana çevirme gayretine düştüler. Ama gezi olaylarının yıl dönümünde halktan gerekli desteği bulamadılar. Ama bu sefer, doğuda karakol yapımını bahane ederek yolları tahrip etmekten tut, bayrağa hakarete kadar her şeyi denemeye niyetli görünüyorlar.’’ Su uyur, düşman uyumaz’’mış.

Artık bu memleketin gerçek sahipleri de uyumuyor. Bunca yılların mücadelesi meyve verdi, millet özüne, öz değerlerine sahip çıkıyor. Başlarında tırsmayan, tehditlere aldırmayan, dik duran liderleri var. Elbette daha çetin günler gelecek. Ama hazırız.

Bu insanlara diyoruz ki, ‘’Köprüden geçti gelin’’, ‘’Geçti Bor’un pazarı, sür eşşeğini Niğde’ye’’. Ne yaparsanız yapın, artık milletin menfeatine çalışılan bu yoldan dönüş olmayacak, bu kervan yürüyecektir.

Ne diyelim, Allah bu kişilere de iz’an ve hakkı görmeyi, duymayı ve yanlıştan dönmeyi nasip etsin. Ayrıca; dünya makam, mevki ve ikbali için bunlara şu veya bu şekilde alet olanlara da, gafletten uyanmayı nasip etsin.

‘’Görelim mevlâ neyler, neylerse güzel eyler.’’

Kalın sağlıcakla.

Ali YÜKSEL