Bir kadının çektiği en büyük acı, doğururken çektiği acıdır. Buna DOĞUM SANCISI diyorlar.

Şu anda, dünyada ve özellikle Orta doğuda yaşananlar, Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki yürek yakan hâdiseler, hep ilerideki huzurlu bir ortamın müjdecisi. Çünkü Doğum Sancısının arkasından doğum oluyor, yani yeni bir hayat dünyaya geliyor.

Cenâb-ı Hakk, İnşirah Suresi 5-6. âyetlerinde; ‘’Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. Evet, muhakkak güçlükle beraber bir kolaylık var…’’ buyuruyor.

Bütün bu bize gîran gelen hadiselerin neticesinde, elbette bir ferahlık, bir genişlik olacaktır. Şayet biz, HAKK üzere sabreder, HAKK’tan ayrılmadan, HAKK’ta ısrar edersek, Cenab-ı HAKK,bize yardım edecek ve HAKK üzere olanlar kazanacaktır.

O zaman, İslam âlemini çıkarları için karıştıranlar, ağızlarının paylarını alıp, kuyruklarını apış aralarına sıkıştırıp, çevremizden uzaklaşacaklardır. Petrol ve enerji için, insan kanı içmekten çekinmeyen bu vampirler, eûzübillah duymuş şeytan gibi, kaçacak yer arayacaklardır.

Hadi dışarıdaki düşmanlar bizimle uğraşıyorlar, bunu anladık; ya şu içimizdeki dışarıdakilerle beraber olanlara ne demeli? Onlara da birşeyler diyelim tabii ki.

‘’Bakınız, bunlar size va’dettiklerini vermezler. Başlangıçta verirler, ama sonunda, sizin de pişman olacağınız, içlerinde gizleyip size söylemedikleri neticeleri alınca, size de yapacaklarını yapmakta en ufak bir tereddüt göstermeyecek ve sizleri de, ya yok edecek veya kıçınıza bir tekme vuracaklardır. Kıçınıza tekmeyi yemeniz, en hafif cezanız olacaktır. Pişman olacak, fakat SON PİŞMANLIK size en ufak bir fayda vermeyecektir.’’

Gelin bu, sonu pişmanlık ve çok kötü olan İHANET’ten vaz geçin. Vaz geçin ki, şu huzurumuzu kendi çıkarları için bozan, HUZUR BOZUCU düşmanları, bir an önce mağlup edelim ve de siz onlarla beraber mağlup olanlardan olmayın. Çünkü Allah c.c. va’d ediyor. ‘’Âkıbet (sonunda gâlip olacak olanlar) müttakîlerdir (Allah’ın emrine uyan, yasaklarından sakınanlardır). c.c..’’

Hiç tarihe bakıp ibret almaz mısınız? Tarih, ihanet edenlerin kötü âkibetlerinin hikâyeleri ile doludur.

Düşmanların gazına gelip, Osmanlı’ya ihanet eden Kırım Hanlığı’ndan tutun, Arnavutlar, Bulgarlar, Yunanlılar ve Arapların şimdiki hallerine bakın. Nasıl ızdırap ve aşağılanmanın acılarıyla kıvranıyorlar.

Osmanlı’nın arazisi üzerinde, bağımsız olacağız diye isyan ve ihanet edip kurulan, devletlerin hangisi bağımsız. Maal esef, Türkiye dâhil, hepsi Avrupa, Amerika, Rusya ve diğer bazı ülkelere, siyâseten ve iktisâden bağımlı değiller mi? Hangisi kendi göbeğini kendi kesip bağlayabiliyor ki?

Osmanlı’yı parçalayıp, yeni kurulmuş TC devletinin, yeraltı-yerüstü zenginliklerini yaptıkları sözleşme ve aldıkları imtiyazlarla 100 yıl hipotek altına alanlar, şimdi aynı oyunu, Kürt kardeşlerimizi kışkırtıp, kendi yardımlarıyla kurdurtdukları bu devletçiğe dayatıp, yeraltı/yerüstü zenginliklerinin üstüne, aynı şekilde oturmak istiyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti’nden aldıkları imtiyazların da vâdesi doluyor. Tekrar bu imtiyâzlara  bazı hassasiyetleri kullanarak sahip olmak istiyorlar.

Bize düşen, uyanık olup bu tuzaklara düşme ihtimali olanları uyarıp, bir ve beraber olup, top yekûn tehlikeleri bertaraf etmektir.

Rebîü-l Evvel ayının 11/12. - Aralığın 22/23.  Salıyı çarşambaya bağlayan gecesi, Yüce Peygamberimizin doğum gecesi, yani Mevlûd gecesi. ‘’Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş’’ Hz. Muhammed’in sevgi ve öğretilerinin, Müslümanlar ve İnsanlığın kurtuluşuna vesîle olması duâsıyla, hepinize mutlu günler diliyorum.

Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler’’  Selam ve duâlarımla